Pazar, Kasım 28, 2010

ne demeli... ne etmeli...



ne kadar çok sıradanlık bulaştı üstüme başıma.
herkesinin aynı olduğu herkesle, aynı oldum. yapılan çok güzel şeyler de var elbette ancak eskisi kadar çok güzellik yapamaz oldum.
hayallerimi özlüyorum, sözcüklerimi de...
kırlangıçları, martıları
göremiyorum artık.
maviler çok uzağımda, beyazlar ne arıyor ne de soruyorlar beni.
ben de arayamaz oldum aslında,
aşkı
arzuyu
huzuru
kendimi...
mecburi gülüşümü takınıp her sabah dudaklarıma,
atıyorum kendimi yaşamın akıntısına.
kulaçsız, çabasız akıyorum onunla.
sana vurdum yüreğimi bu kargaşada,
tutar çekersin kıyına diye belki.
ama gördüm ki;
sen memnunsun karadan
bana el sallamaktan.
peki
taşları dilediğince dizelim,
tek elimizi dudaklarımıza götürüp,
öpücük gönderip,
uzaktan birbirimize
"hu huuu aşkım" diyelim.


Çarşamba, Kasım 17, 2010

Prens'e

kısa saçlı
Rapunzel'im ben
kulenin penceresinde
sabırla
saçlarının uzamasını
bekleyen

Cumartesi, Kasım 13, 2010

tööbe or not töööbe yani :p

ben bir liman değilim, kuytularda sığınılacak...
kendi rüzgarlarım, fırtınalarım var benim.
affet beni'ler, özledim'ler midemi bulandırıyor sadece.
aşkımla büyüttüğüm dalgalarımda boğdum sizleri çoktan, üzgünüm.
başka denizlerdeki rüzgarlar dolduruyor yelkenlerimi artık,
adında "aşk" saklı bir sevdiğim var benim.
belki anlatamadım, belki -bildim...
söylemek istediklerimi söyledim,
ve gittim...
:)
(bu fotoyu bana hediye eden Selda'ma öpücüklerime bulanmış sevgilerimi sundum... mucukkkks)