Cumartesi, Temmuz 31, 2010

beni biraz anlasana

dilime dolandı bu şarkı,
beceriksizliğimi, korkaklığımı, acizliğimi anlatmak istercesine dolandı dilime işte.
her sözcüğüyle kafa tutuyor, benim sözcüklerime.
"bitti" dedikçe ben,
"alışırım sanmıştım, yüreğimde sancın var" diyor.
"sevgi yalan, aşk yokmuş" dedikçe ben,
"ölürüm aşkına yar, ölürüm diyar diyar" diyor inat yaparcasına bana.
içimin yangınını daha da körüklüyor.
acısına bıçak saplıyor.
özlemimi sonsuz,
vazgeçmişliğimi çaresizlik yapıyor.
nasıl dayanmalı, ne yapmalı...
zaman zaman zaman
hadi geç zaman
gel zaman git zaman...
offf, ne zaman???

Çarşamba, Temmuz 28, 2010

yapma-malıyım

ne yapıyorum ben, demiş minik kırlangıç kendi kendine.
neler yapıyorum ben böyle?
yüreğim mutlu olsun diye,
yüreklere kıyıyorum.
kanatlarım çok yorgun,
artık uçamıyorum.

Pazar, Temmuz 25, 2010

aşkın ve arzunun yeni versiyonuyla tanıştım

yüreğimdeki serçeler, kanat çırpıp uçup gittiler.
dökülen bir kaç tüy kaldı tenimde, üfledim attım ben de.
fark ettim ki aşk, bildiğimden çok farklıymış,
sevişmek, sev-işmek değil; ihtirasın tatminiymiş.
yıllarımı aldı ama öğrendim sonunda.
ben de herkes gibi aşık oluyorum artık,
bana aşık olunduğu gibi aşığım yani.
ve sevişmiyorum...
kadın olmanın tadını çıkarıyorum sadece,
kapayıp gözlerimi, bulutlara çıkıyorum.
bedenimdeki her hücremi, ayrı ayrı, tek tek
mutlu ediyor, ettiriyorum.

Cuma, Temmuz 23, 2010

Refarandumda "hayır"

Trakya'yı köy köy, karış karış dolaştık... Hatta bir Roman düğününe bile gittik...
sıcacık insanlar...
güzel insanlar...
çok yoruldum ama mutluluğum da o kadar çoktu






Cuma, Temmuz 16, 2010

sonraki zamanlara bi' geçebilsem


evvel zaman içindeyim bugün yine, iyi alıştım burdaki yerime.
develer de pireler de dostum oldu, masallara gide gele.
belki de ondan alışamıyorum gerçeklere... göremiyorum, görmek istemiyorum ya da salağım, bilemiyorum.
olmayacağını, olamayacağına bile bile ümit ediyorum. hayal kuruyorum.
hem gelin oluyorum, hem güvey...
olduğum yerde debelenip duruyorum.

Perşembe, Temmuz 15, 2010

sen her zaman en özelimsin... varlığın ve dostluğun için teşekkür ederim...

- ahhhh koca okyanusu geride bırakıp kıyıya vurmanın acısını sen bir de balinaya sor... ya da gün ışığına koşarken burnunu cam a vuran güvercine... ya da pervaneye muma yan pahasına yaklaşmayı, ahhh su ne kadar derindir düşmeye gör ve ıslaksındır ne yapsan dünyaya dön... yaşamak en yüce sanattır, düşme sahneden.

- dingin bir deniz değil, dengim bir deniz... yıldızlıbir gökyüzü değil, gülümser bir gün yüzü... huzurlu bir yeşillik değil,arzulu bir eşlik... yangın yeri değil, yanın bir yer derdindeyim... senbak yukardan, ben daha derindeyim... derin de bunu biliyor. ürpertisivar ya!

- yemin ederim hepsi biz insanız diye... taş olsak kuş olsak böyle bişi yok... ben senin uğuruna inandım diye uğruna hatalar yapıyorum, önce kapıları kapıyorum, sonra yine sana tapıyorum... tüm sanrılarım sen olsan... taşa bağlarım yüreği...

- günebakanın suçu ne gün boyu güneş uğruna dönüp durması, sonra boynun eğip mutsuz kalması... sen güneş olmayı kodunsa kafana -kah burdasın kah orada-... benim günebakanımdan bir avuç çekirdek düşer sana ... çitle... dişinde bi şey kalmış diyenlere de gülümse tükür beni.

- madalyonun diğer yüzünü görmeniz yetmez kenarlarına da bakın... insan tanımak zor... çevrenizdekileri her gün görür tanımaya çalışırsınız, kendinizi aynada çok az görür, bir türlü tanıyamazsınız... göz yanılır kulak asla bana adını fısılda.

- doğru ben giderken sen dönüyordun... ama ben ebediyyen kalmaya gidiyorum...

- sızı acıdan daha acı, yangı ateşten daha sıcak, yılgı yorgunluktan daha bitirici, özen sevgiden daha koruyucu, bazan uyku ölümden daha ağır...

- sen geliyorsun ya kimi... düşüncelerin de geliyor, hırsların, ahlakın, kaygıların ... düşüncelerin üçlü koltukta, hırsların yere uzanıyor, ahlak sandalye çekip masaya ilişiyor, kaygıların inadına ayakta duruyor... seviyorum belki hepinizi ama senle yalnız olmak istiyorum kimi... bence artık git, leave me alone! or love... me alone...hey son biramı ahlak mı içmiş sorsana....

- sen istedin diye dönmüyor dünya, ya da o takım kazanmıyor, ya da bi an sıcaklık oldu, ya da kapıdan çıkınca yine bir kırmızı araba geçti... onlar zaten oluyor, isteklerin şanslı bu günlerde. ama sen yine de istemeye devam et benim de geliyor işime...

- özgüvenim yerinde, özgülenim kalmadı!gönlün bir kuş olsa, bir gönül dal bulup konmak ister, bir oyundur aşk her dem, uçar gönül bir dal bulup konanda, aşağıdan bir ses "çanak çömlek patladı" ... oyun yine dağıldı.

- O NUrlu insanlara aldanıp inanıp kanmayın, onurlu insanları dinleyin, O Nur gözünüz alır kandırır, Onur baki kalır... parayı kullanarak din sömürüsüyle insan kullanımına son...yaşasın kafamı dinlerim herkese kulak kapalı...

- lütfen size eziyet olmasın, ben kendimi severim. gerçi tek kaşımı kendim aldım bi şeye benzemedi ama olsun. benzemez kimse bana tavrıma hayran olayım.

- bi bilsen bu gülmeye yüz tutmuş dudaklar geniş geniş gülümser, bu bulanık gözler öyle sıcak bakardı ki... avuç içi mesafemde dur yine de, bakarsın yeniden sever bu eller... bakmazsan göreme peri bacası... bakarsan yine yüreğimin acısı.

- hayat gün iyidir gün kötü...hayattaki adımlar danstaki adımlara çok benzer... bazan ileri bazan yana kimi geriye... sizinle aynı adımları atan bir partner varsa ne ala... yoksa birbirinin canını yakmak kaçınılmaz... kime reverans yaptığını bilmek lazım... ya da kalk tek başına at göbeğini... her halikarda alırsın alkışı da parayı da ....hoppaaaaaaa...

- il postino knock knocks the heaven's door twice, which is under moms feet... je pense, donc je suis malade.

- 'yol yakınken dön' ne kadar "caydırı gubbak" bir uyarıdır... bırakın herşeyi ne yaşayacaksanız iyisi kötüsüyle sonuna kadar yaşayın... ayaklarıya üzüm ezip şarap yapan bir kadın, tükürük köftesi yapan bir adama yakışır... nerede ne yiyorlarsa yesinler size ne?

- senden dunyada ne kadar az olduğunu düşün, kıymetini anla. bir sebebi olmalı de görevini duşün. harekete geç gerisini düşünme... bizi yalniz koma.

- içimdeki çocuğun tuttum elinden, parka götürdüm. yureğimden kırmızı bir uçurtma yaptık. gökyüzüne saldık... yıldırım düştü uçurtmamıza... hayır! çocuğun üzülmesine yanıyorum.- sukut altınlarımı bozdurmak istiyorum... gümüşe razıyım sözümü esirgemicem...

- Dionisos aşkına bir kadeh şarap güzelliği bahşet şu şekil bulmaz beynime...

- hayatın en çok "biraz da gülelim" sayfalarını seviyorum... ölüm var, korkular, açlık, şiddet, o sayfaları hazırlayanları nefretle pas geçiyorum... acısı gazetenin sahipleri ve editörleri onlar. abonesiyim istediğim sayfadan -başlarım- gazetenize.

- akşam gelsin babana söyliyecem, aldın mı babayı, baban geliyo oğlum, babalamayalım arkadaşlar, hep sevginden bi uzaklaştırma yemişiz... ama baba olunca kıymetini daha iyi bilmişiz... en az kıymeti bilinenim,çocukluğumun devi,hayatımın evi... elimi tutan beni güçlü kılanım... 25 nde rahatça öpebildiğim... canım babam ....

- senin anlayacağın yoksa bana bağır demen boşuna,senin anlayacağın yoksa vuvuzella az sana, senin anlayacağın I see deafpeople hocam...

- bazen insanların prospektusu olsun istemiyor musunuz? içindekiler nedir, yan etkileri, başkalarının yaninda nasıl, gibisinden. ben isterim gibi. neyime iyisin?...

- Devren kiralık hayatlar olsa.... kiminkine içindekilerle cesaret ederdin ki... sahibinden satılık hayatını kime kıyıp da verebilirdin bi de..... mis gibi evin var otur oturduğun yerde diyyecek bi sağlam ev arkadaşı yeter belki de.

- buzzz gibi soğuk sudan içen, tilki den saat sorar, bizden size kim düşer deyip ilk aşkımızı bulmaya çalışırdık. ve ne gec kararırdı hava saklambaçta en son bulunur eve giderdik büyuk bir gururla bana kurtsun dediler deyip. sıcak yine olsun ama ben çocuk olsam. önüm sağım saklanmayan sobedir.

- ne çok ders almışız hayattan, kaç dersi kaçırdık kim bilir, hangi hocalar taktı kafayı bize, hepsi canlanır bir bir gözünde... hiç iyi bir öğrenci olamayız nedense... kaç kere kaldık bir yerlerde... en acımasız okulda her birimiz aynı sınıfta yan yana sıralarda yaşıyoruz hala... öğrendiklerin mutlak unutulur, yaşadıkların asla.... O GÜZEL BAŞINIIIIIIIIIIIIIIIIII....

LEVENT ÜNSAL

söz dinle biraz


sevgili ben,
çok sarmalıyorsun aşkı, serbest bırak biraz... kıpırdayamıyor senin yüzünden. izin ver uçsun özgürce, izin ver konsun dilediğine.
var biliyorum, sen de biliyorsun var olduğunu.
uzatman yeterli elini,
çoktan hazır tutmaya.
neden korkuyorsun hala...
yeniden kırılmasından mı kanatlarının,
korkma, hiç kimse kıramaz O'nun gibi seni bir daha.
bırak aşkını özgür, sevgili ben...
bırak ki mutlu olsun yeniden.

Pazar, Temmuz 11, 2010

off ki ne offff


içimde minik kız çocuğu seslenip duruyor yaramazca,
"bırak" diyor
"hiçe sayanları, sözde değer verenleri, elleri sadece sana dokunmak için uzananları..."
"bırak" diyor,
"git ona, eğer o da isterse, çarp arkandan kapıları, dönüp bakmadan hatta..."
gel der mi,
ister mi...
bilemem ki...

seni çok özledim


çok yalnızım
ve
yalnızlığımı özleminle gideriyorum gözleri gülen adam.

Cuma, Temmuz 09, 2010

ласточка


ve havuzdan su içmeye gelen bir kırlangıç objektifime takılıverdi :)))

Dostlarımızla beraberdikkkkk

Deniz'im, Haruki, Tomoki, Nikoletta, Maki, Adam ve Mateusz...
çokkk güzel bir hafta geçirdik










Cuma, Temmuz 02, 2010

bir yıl daha geçti, utancım hala aynı...


"insanlığımdan utandığım" ne çok günler olmuştur.
ama biri var ki...
henüz 20sindeydim yaşımın, göz göre göre, sesleri duya duya yolladım hepimiz gibi ben de onları ölüme.
seyrettim, sizler gibi.
buna yol açanlardan farkım ne,
bu acımasızlığı, ilkelliği, beyinsizliği, pisliği yapanlardan farkımız ne?
onlar başlatıp seyrettiler,
bizler başlatılışını ve sonrasını...

hayatımın neresinde olmak istersen orasında ol...


bugün seninle arama kaf dağları girdi. seni uzaklara attı bir zümrütü anka kuşu. aramızdan deve kervanlarına tutunmuş pire berberler geçti.
bugün ben devler ülkesine gittim, sen cüceler.
iskambil kartlarıyla sohbetler ettik, sen maçalar ve sineklerle konuştun... ben kırmızılarla... en çok da kupa valesini sevdim, haberin olsun.
aslan cesaretini çoktan kazanmış, korkuluğunsa bir kalbi var artık.
deniz kızı bir yunusa aşık olmayı tercih etmiş, çok daha mutlu.
Keloğlan Rapunzel'in dublörü olmuş. uyuyan güzel mp3 dinliyormuş meğer.
vs vs işte, anlatsam da inanmazsın bence...
konumuza dönelim,
bir nefeste söyleyelim.
bugün seni çok uzaklara gönderdim içimden, masallardan kaldırdım seni...
sendeki yerimi öğrendim,
bendeki yerini değiştirdim.
gökten bana düşen elmayı,
blenderdan geçirdim.