Pazartesi, Mart 31, 2008

hayaller, "hayal"ler!!!

her insan hayalleriyle büyür. kimi zaman hayalleri de onunla büyür. oysa benim hayallerim 14 yaşımdakilerle sabitlendi.
hiç hayal etmediklerim gerçek olurken hayallerim hep "hayal" kaldı.
para pul hayalim hiç olmadı. ya da beyaz gelinlikler içinde çok mutlu bir gelin olma hayalim...
14 yaşıma uygun hayallerdi onlar ve hala o kadar çocuksu o kadar içtenler.
ve hala "hayal"lerimler...
tek farkım; 14ümdeyken, "bir gün gerçekleşirler" ümidim vardı.
şimdi ise...

yaklaşıyor


içim çığlık çığlığa ama dudaklarım suskun.
fırtına koptu kopacak...
doğru zamanı bekliyor.
hissediyorum ılık ılık esen meltemlerimden.
az kaldı
çok az...

Cumartesi, Mart 29, 2008

demiştim... "nice yaşlara"

kocaman yürekli küçücük sevdiğim
aşkım hayatım erkeğim...
varsın ya gitsen de artık,
kokundayım bundan böyle.
dokunuşunda sevişindeyim
çok mutluyum deyişlerdeyim
kocaman yürekli küçücük sevdiğim
gözlerindeyim sesindeyim nefesindeyim
hayalinleyim gücünde içindeyim
kocaman yürekli küçücük sevdiğim
keşke'leri attim kenara iyi ki'lerdeyim...

Perşembe, Mart 27, 2008

Ne çok şey öğrendim ben de

Öğrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karsı tarafa bırakırsınız.
Öğrendim ki...
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.
öğrendim ki...
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.
Öğrendim ki...
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.
Öğrendim ki...
Kendini en iyilerle kıyaslamak degil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.
Öğrendim ki...
İnsanların basına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.
Öğrendim ki...
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.
Öğrendim ki...
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.
Öğrendim ki...
Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.
Öğrendim ki...
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.
Öğrendim ki...
'Bittim' dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.
Öğrendim ki...
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatini kontrol eder.
Öğrendim ki...
Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.
Öğrendim ki...
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.
Öğrendim ki...
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.
Öğrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.
Öğrendim ki...
Para ucuz bir basari.
Öğrendim ki...
En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.
Öğrendim ki...
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.
Öğrendim ki...
İki insan ayni şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.
Öğrendim ki...
Aşık olmanın ve aşkı yasamanın çok çeşidi vardır.
Öğrendim ki...
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.
Öğrendim ki...
Hiç tanımadığın insanlar,iki saat içinde,senin hayatini değiştirir.
Öğrendim ki...
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.
Öğrendim ki...
Duvarda asili diplomalar
İnsani insan yapmaya yetmez.
Öğrendim ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa,
anlam yükü o kadar azalır.
Öğrendim ki...
Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
nereden geçtiğini bulmak zor.
Öğrendim ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!
Öğrendim ki...
Tecrübenin kaç yaş günü partisi yasadığınızla ilgisi yok,
Ne tur deneyimler yasadığınızla var.
Öğrendim ki...
Aile hep insanin yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.
Öğrendim ki...
Ne kadar yakin olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.
Öğrendim ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanin kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Öğrendim ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Öğrendim ki...
Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Öğrendim ki...
İki kişi münakasa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Öğrendim ki...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Öğrendim ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun,
pişmanlığın uzun yıllar sürüyor..
Ataol Behramoğlu

MİMlerimi döktüm yine, daha nice MİMlere...



Artemis'im beni yine yeni yeniden MİMleyekoymuş. Harf be harf MİMi gerçekleştirmek üzere oturdum ben de klavyenin başına. Hadi bakalım neler çıkacak bu alfabe'sel MİMimden? :P

A- Akgün Akova. herşeyine her sözüne aşığım. hatta kimi yazılarımdaki baş kahramanım.:)

B- Barış: hasretini çektiğim ve "olamamasına" anlam veremeyip, neden olmadığını çok iyi bildiğim anlamı derin sözcük

C- Coşku: bahar aylarında içimi dolduran his

Ç- Çehov: aşkım

D- DENİZ'im, canım oğluşum...

E- Edi.ben :P yani ben...

F- Felsefe: düşün oku yine düşün yine oku ve yine düşün yine ve yeniden

G- Güneş: hayatı "hayat" yapan...

Ğ- zaman zaman kendimi onunla aynı kefeye koyduğum harf

H- Huzur: hayattaki tek beklentim.

I- "Işık, biraz daha ışık" (Goethe'min ölürken söylediği ve benim en sevdiğim sözü)

İ- İlkbahar (yani :))

J- Jüpiter: tanrı anlamındaki değil bizzat gezegen Jüpiter... en büyük ve benim en çok araştırdığım-nedense :s- gezegen.

K- Kitaplarım... onları öyle çok seviyorum ki taşınmak için ayıklamam gerek biliyorum ama yapamıyorum :s

L- Leonardo Da Vinci: en hayran olduğum, herşeyine hayran olduğum yüce insan.

M- "Martı" Çehov'un en sevdiğim eseri... (Nina'da sanki beni yazmış)

N- Nepal: hayallerimin ülkesi

O- Ophelia... Ne güçlü ne güçsüz bir kadın. Aşık bir kadın (Hamlet)

Ö- Ölüm: hayatın diğer adı...

P- Patates kızartması: asla "doydum" diyemediğim besin maddesi :s

R- Robert :) ilk aşkım (7 yaşındaydım)

S- Stanislavski: e yani :)

Ş- Şamanizm: ne din ne felsefe... hem din hem felsefe...

T- TİYATRO'm... gülen ayvam, ağlayan narım... büyük aşkım...

U- "Uçurtmayı vurmasınlar" en sevdiğim türk filmi, hayır hayır en sevdiğim film...

Ü- Üsküdar... canım aşkım

V- Viyadük: ( türkiyeye ilk geldiğim yıllarda her okuduğumda ya da duyduğumda karnıma kramplar girecek kadar çok güldüğüm kelime) (ay hala gülüyorum :))

Y- Yıldıray Şahinler <3

Z- Zaman... zaten "var" olan ama insanoğlunun özellikle "var" olmasını sağladığı kavram... gereksiz bir "işaret parmağı" göstergesi ile "bak bu ZAMAN, akıyor, hadi!" ısrarına anlamlı bir "orta parmak" işareti ile karşı durduğum göreceli şey! Ne(y)? :P)

İşte geldim en zor bölüme... kimlere atsam bu MİMi de yapıştırsam üzerlerine?

benden önce davrananlar vardır elbet ama ısrarla; Diagonel, Ali, Zihni Örer, Zoitsa ve Gülfidan diyeceğim işte :o)


Salı, Mart 25, 2008

...

zaman sadece dışımı değiştiriyor.
içim öyle aynı ki...

Pazar, Mart 23, 2008

Onlar

Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
Onlar ki uyup hainin iğvasına
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice mürtede hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
Demir, kömür ve şeker
ve kırmızı bakır
ve mensucat
ve sevda
ve zulüm
ve hayat
ve bilcümle sanayi kollarının
ve gökyüzü
ve sahra
ve mavi okyanus
ve kederli nehir yollarının,
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir sabah vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarından onlar
ağır ellerini toprağa basıp
doğruldukları zaman.
En bilgin aynalara
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
Asırda onlar yendi,
onlar yenildi.
Çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi.
Nazım Hikmet Ran

Cumartesi, Mart 22, 2008

Moskova'nın sevinci-Türkiye'min hüznü :(

beni sardı bu şehir, sarıp sarmaladı...
Çehov'uyla, Stanislavski'siyle, Çaykovski'siyle sarmaş dolaş etti.

Ve burada, kendi ülkemde yine aydınlara, yine aydınlıklara yumruklar indirildi, tokatlar atıldı.
Demokrasi nedense yalnızca demokratik olmayanların lehine işliyor. Belki de artık vaz geçmeli. Hedef "demokrasi" değil, hedef "bu gidişe dur demek" olmalı. Antidemokratik yöntemlerle olsa dahi... Bu gidişe bir DUR demeli!!!

Pazar, Mart 16, 2008

seni dinledim

seslendin dün bana ben vapurdayken.
"gitme" dedin, "özlerim seni, ya sen beni?"
"ben sen'im işledim sana" dedin, "her yerim sen'le dolu, her yerinde ben varım.
herşeyine kokum sinmiş, herşeyimde sen varsın.
aşığız biz birbirimize... kocaman sevgimiz... sonsuz... sınırsız arzumuz..." dedin.
bense seni sadece seyrettim.
cevap veremedim.
ah İstanbul'um, gözleri mahmurum,
sensiz kalır mıyım hiç
hep seni soluyorum...

Cuma, Mart 14, 2008

ne kadar alışılmış yapmacıklıklara...


ben hep BENim, hep netim
görmek isteyenler "gerçekten" baksınlar.
hala anlayamadıysanız,
dedim ya; anlayanlar anlamayanlara anlatsınlar...
benden şimdilik bu kadar!!!

Çarşamba, Mart 12, 2008

mutluluk benimle... :)


hüzün kovan kuşu geldi
gecenin yanağına konuverdi
ay tenli aşık şarkıma
karşılık verdi

(düşler sokağı sakinleri)

Pazar, Mart 09, 2008

uçurtmayı vuruyorlar... her gün bir yenisini düşürüyorlar...

neden korkuyor insanlar?
özgürlükten bu kadar korkmak neden?
neden maviliklerde süzülme korkusu?
neden herkes herkesten sorumlu?
birilerinin gülmesi neden mutsuz ediyor diğerlerini?
neden artık gülüşler bile satın alınabiliyor?
aslolan "yaşamak"sa yok etme çabaları neden?
neden "-mış gibi" yaşıyoruz,
"-mış gibi" yapıyoruz?
neden "aşık olmak" ayıp?
neden "sevişmek" günah?
Barış'ın sorusunda mı gizli cevaplar?
Yoksa İnci'nin yanıtında mı?
-Niye uçmuyor İnci?
-Uçar bir gün...

içim kıpırdıyor :)


güneş...
aklımı başımdan alıyor yine.
yepyeni renkler ve yepyeni kokulardayım.
coşmak istiyorum
yalınayak çimlerde koşmak istiyorum
güneş...
bahar...
aklımı başımdan alıyor yine :)

Cuma, Mart 07, 2008

A.ya... teşekkür ederim, uğraşın için... çok sevdim :)

beni dergi kapaklarına layık gören A.ya teşekkür ederim çok şeker, çok güzel olmuşlar :)
birden havasına kapıldım valla :)
ve yine benim için bunları hazırlayan A.ya, daha önce de yazdığım gibi, "yollar, yolculuklardan daha gerçekler. yolcular, yolculuklar değişse de yollar hep vardır. aynı yoldayız, yolumuz bir ve eminim bu yolun pek çok noktasında kesişiceğiz seninle. ancak sen kendi yolculuğundasın bense kendi yolculuğumda"
sevgilerimle...










Yorumsuz!


Perşembe, Mart 06, 2008

haydi ama... bak tutamıyorum zamanı ;)

Bende zincirlere sığmayan o deli sevdalardan
Kızgın çöllerde rastlanmayan büyülü rüyalardan
Kolay kolay taşınmayan doludizgin duygulardan
Yalanlardan dolanlardan daha güçlü bir yürek var
Haydi gel benimle ol oturup yıldızlardan
Bakalım dünyadaki neslimize
Ordaki sevgililer özenip birer birer
Gün olur erişirler ikimize
Uzanıp yüreğinin ateşiyle yeniden
Yıldızları tek tek yakacağım
Sarılıp güneşlere sevgimizle göklerden
Mavi mavi taçlar takacağım
Sezen Aksu

Moskova'ya çeyrek kala...

bu gidiş iyi geldi bana.
korkuyorum aslında hala... "özlemden" yalnızca.
Istanbul'u özlemekten...
ama öylesine kıpır kıpır ki içim...
yeni bir dünyada yeni bir hayata "merhaba" diyeceğim o günde aklım fikrim.
evimi seçtim, eşyalarımı bile. bunlar bile yetti aslında yeniden hayat bulmama. ve daha öyle çok şey var ki yapacağım ve yüreğim öyle aç ki "maskesiz" ne varsa kapmaya :)
çok mutluyum ve biliyorum daha da mutlu olacağım.
veee sevgili Zihni Örer'e sözüm olan pozu en yakın zamanda burada "var" yapacağım ;)

Diagonel'e ve sizeeee

iki kadeh
bir tabak
iki paket sigara
bir çakmak
iki insan
tek dünya
iki kalp
tek soluk
biri ben
biri Diagonel
ne keyifli bir sohbetti, iyi ki geldin... en lezzetli şarabımı sohbetinle içtim.
ne güzel insanlarsınız, ne güzel insansın Diagonel...
bak iki gün geçti üstünden ama hala sözcüklerin kulaklarımda...
sizi çok seviyorummmm, sözcüklerimin bile dost olduğu dostlarım...

R.ye :)

ne kadar vurdumduymaz olmuş yüreğim. acımadı bile canım bir "veda"dan bugün. şaşırmadım, üzülmedim en küçük bir tuhaflık olmadı içimde nedense.
bekliyordum belki de belki yaşadığım bir "veda" öylesine acıttı ki içimi daha önce, yerini hiç bir "veda" tutamaz.
budur işte nedeni.
vedanın altına bir dipnot(!) sana :), kalbimden ta derininden inan bana;
"çokkk mutlu ol e mi? çokkkkkk R..."
HOŞçaKAL!!!

Pazartesi, Mart 03, 2008

ben deeee :)


ben bu yaz bembeyaz bir otelde
kendime rastlamak istiyorum
sevgilim kimbilir şimdi nerede
diye soran şarkılar dinlemiyorum

en çok satan kitaplar elimde
kendime yönelmek istiyorum
denizden çıkıp yeni bikinimle
üşümek ürpermek istiyorum

yansın ayağım kumlarda
sönsün günlerim mumlarla
mavi turuncu tonlarda
toplansın dalgalar kumsalda

ben bu yaz bronzlaşmak
kendimle uzlaşmak
yer yer yozlaşmak
uzaklaşmak istiyorum


nil karaibrahimgil

Pazar, Mart 02, 2008

yeniden İLKbahardayım


Hayatı yakaladım saçından, tutup yüzüme çevirdim ve öptüm.

attım bütün herşeyi içimden, atılası ne varsa boşalttım.
sıfırladım "ben"i ben.
o kadar çok yer var ki bende şimdi güzelliklere...
o kadar bol ki yerim "aşk"a.
o kadar yeniyim ki,o kadar taze...
o kadar "ben"imki yeni "ben"imde...
seviyorum sevilesi herşeyi.
çok mutluyum yeni "sevgi"lerimle.