Öpüşmek Sevişmek” şiir kitabınn son sözleri:
Kendime göre çok değildi beklediklerim
Ama “yaşam”a göre çoktu belki de.
Belki de bizzat ben çoktum hayata
Kim bilir?
Burada dediğim gibi, “bu başlıktaki kitabı yaşayarak, hissederek, çözümleyerek, dik durarak yazan, "mutfak yazarlığı" farkıyla bir adım önde gittiğini düşünüyorum.”Şiirlerdeki sözler, aşk ve sevgiye tutkunluğunun sadece izdüşümleri. Yaşamanın asıl amacı da bu değil mi; yani mutlu olmanın ön koşullarını tam anlamıyla önemsemek?Yazar, yalnızca hayalgücünün ezber sözlerini dökmüyor sayfalara. Her şiirin konusuna yerince gözyaşı da döküyor, yerince bahar mevsiminin verilerini her mevsim yüreğinde taşıyor; dörtlükteki gibi, narasını sitem paketinin arsında kendine has nezaketle atıyor. Herşeye rağmen, “aşk” parantezine alınan “sevmek sevişmek” kavramını kendi çemberinde sorgulamayı seçiyor. Serzenişlerinde “ihanet çıkışlı” öfkeye yer vermediğinin ip uçlarını daha çok, Nazım Hikmet’in “tahir ile zühre aşkını” refarans aldığından anlıyoruz.“Beni sevmeyenin, kimi sevdiği ya da sevmediği umrumda değil” gibisinden düşündüğü anlaşılıyor; “ben elmayı seviyorsam, elmanın da beni sevmesi şart mı”Aslında Edibe Birsöz, yazılarında konuşuyor gibi yazıyor. Yazdıklarının şiirselliği daha çok okurlarının uyarısıyla farkedildiğini düşünüyorum. Edibe Birsöz’ün “öpüşmek sevişmek” kitabının malum başlık adı bilinen “erkek anlağında” erotizmi çağrıştırıyor. Oysa, ilk şiirinde insanın yüreğinde güller açtıracak bahçe çitisinin parke taşlarını nasıl özenle döşediğini görecek, bu önyargı yanılgısından dolayı mahcup olacağız. Bir yazı erotizmi de pek ala anlatabilir erkek egosu libidosundaki yansımayı bulması doğal karşılanabildiği gibi, kitabın konusu daha çok kadın doğasının sevişmek ile sevmek arasındaki ince çizgiye, iki sözcüğün birbirinden bağımsız düşünülemeyeceğine dikkat çekiyor.Montaigne’nin, “herkes önüne bakar ben içime…” deyişindeki gibi, Edibe Birsöz şiirlerinde daha çok kendi çine bakıyor.
Aynaya bakıyor ve “seveceksin arkadaş, seviyorsan öpeceksin, bunları becerebiliyorsan sevişmek zaten kaçınılmaz olacak; sevişmek o zaman, hayvanlardan ayrı, insana has kaliteli bir eylem olacak” demek istiyor: ………..
Sevişmek sıradandır, satın alınır.
Öpüşmek insanındır, sevginindir, öpüşmek kanıttır aşka.
Sevişmek ne kadar tutsaksa zamana,
Öpüşmek o kadar özgür, o kadar sonsuzdur.
Kısacası öpüşmek>sevişmektirEdibe Birsöz’ün “Öpüşmek Sevişmek”, kitabı yazarlığının “ilk heycan ürünü” olduğundan, daha detaylı eleştirel yaklaşımın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Yoksa eleştirmenlik biraz da acımasızlıktır ki, “öküz altında buzağı aranması” bile muhtemeldir.
Bütün hazırlıkları tamamlanmış, ikinci kitabı olan Roman’ını buradan müjdelemek bana ait olsun.
Kendime göre çok değildi beklediklerim
Ama “yaşam”a göre çoktu belki de.
Belki de bizzat ben çoktum hayata
Kim bilir?
Burada dediğim gibi, “bu başlıktaki kitabı yaşayarak, hissederek, çözümleyerek, dik durarak yazan, "mutfak yazarlığı" farkıyla bir adım önde gittiğini düşünüyorum.”Şiirlerdeki sözler, aşk ve sevgiye tutkunluğunun sadece izdüşümleri. Yaşamanın asıl amacı da bu değil mi; yani mutlu olmanın ön koşullarını tam anlamıyla önemsemek?Yazar, yalnızca hayalgücünün ezber sözlerini dökmüyor sayfalara. Her şiirin konusuna yerince gözyaşı da döküyor, yerince bahar mevsiminin verilerini her mevsim yüreğinde taşıyor; dörtlükteki gibi, narasını sitem paketinin arsında kendine has nezaketle atıyor. Herşeye rağmen, “aşk” parantezine alınan “sevmek sevişmek” kavramını kendi çemberinde sorgulamayı seçiyor. Serzenişlerinde “ihanet çıkışlı” öfkeye yer vermediğinin ip uçlarını daha çok, Nazım Hikmet’in “tahir ile zühre aşkını” refarans aldığından anlıyoruz.“Beni sevmeyenin, kimi sevdiği ya da sevmediği umrumda değil” gibisinden düşündüğü anlaşılıyor; “ben elmayı seviyorsam, elmanın da beni sevmesi şart mı”Aslında Edibe Birsöz, yazılarında konuşuyor gibi yazıyor. Yazdıklarının şiirselliği daha çok okurlarının uyarısıyla farkedildiğini düşünüyorum. Edibe Birsöz’ün “öpüşmek sevişmek” kitabının malum başlık adı bilinen “erkek anlağında” erotizmi çağrıştırıyor. Oysa, ilk şiirinde insanın yüreğinde güller açtıracak bahçe çitisinin parke taşlarını nasıl özenle döşediğini görecek, bu önyargı yanılgısından dolayı mahcup olacağız. Bir yazı erotizmi de pek ala anlatabilir erkek egosu libidosundaki yansımayı bulması doğal karşılanabildiği gibi, kitabın konusu daha çok kadın doğasının sevişmek ile sevmek arasındaki ince çizgiye, iki sözcüğün birbirinden bağımsız düşünülemeyeceğine dikkat çekiyor.Montaigne’nin, “herkes önüne bakar ben içime…” deyişindeki gibi, Edibe Birsöz şiirlerinde daha çok kendi çine bakıyor.
Aynaya bakıyor ve “seveceksin arkadaş, seviyorsan öpeceksin, bunları becerebiliyorsan sevişmek zaten kaçınılmaz olacak; sevişmek o zaman, hayvanlardan ayrı, insana has kaliteli bir eylem olacak” demek istiyor: ………..
Sevişmek sıradandır, satın alınır.
Öpüşmek insanındır, sevginindir, öpüşmek kanıttır aşka.
Sevişmek ne kadar tutsaksa zamana,
Öpüşmek o kadar özgür, o kadar sonsuzdur.
Kısacası öpüşmek>sevişmektirEdibe Birsöz’ün “Öpüşmek Sevişmek”, kitabı yazarlığının “ilk heycan ürünü” olduğundan, daha detaylı eleştirel yaklaşımın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Yoksa eleştirmenlik biraz da acımasızlıktır ki, “öküz altında buzağı aranması” bile muhtemeldir.
Bütün hazırlıkları tamamlanmış, ikinci kitabı olan Roman’ını buradan müjdelemek bana ait olsun.
2 yorum:
senin manşetinde olmak gurur veriiyor bana:)
şu ekranda çalan müzği sana armağan edi-yorum:)
biraz beleşçilik oldu ama, denk geldi ne yapayım:)
teşekkür ederim :)
Yorum Gönder