Pazar, Ekim 30, 2011

he?

sana bakarken parlıyor gözlerim böyle, desem...
yüreğini bana sunar mısın, açar mısın kollarını, beni sarar mısın, gitme hiç, hep ol, der misin... beni, hiç sevilmediğim gibi sever misin?

Cumartesi, Ekim 29, 2011

kadınca kararınca

her kadının duygusal noktasıyla, G noktasının kesiştiği bir "yumuşak G" noktası vardır ki; onu keşfeden erkeğe tutulur...

Pazar, Ekim 23, 2011

yüz bin eline tutundum

ne zaman çok bunalsam,Gülhane Parkı'nda bir Cevizağacına yaslarım başımı...

Cumartesi, Ekim 22, 2011

sanal kınamada üstümüze yok ya... bi sanal da benden gelsin...

"şehit düştü, cennete gidecek..."
bu cümle her iki tarafı da ne güzel avutur değil mi...
Türk anası da yavrusunu cennete uğurlar, kürt anası da...
biri "vatan elden gidiyor" diye şehit olmuştur, biri karda okula ulaşmak için çabalayan kardeşine, sayesinde kurulacak özgür(!) Kürdistan'da yol sağlamak için...
hayatlarının baharında ölürler.
ama olsun
cennete gidecekler ya...
kim mi diyor bunu?
bu savaşta ceplerini dolduran abileri, amcaları...
oleyyy!!! yaşasın cennet!!!

Pazar, Ekim 16, 2011

tatlı rüyalar...



bu gece rüyana gireceğim, yaramazca yaklaşıp, tutup ellerinden, seni kendime çekeceğim.
yapma, diyeceksin... yapma, bir gören olacak, dinlemeyeceğim.
önce sadece yüzünde susacağım... gözlerinde ağlayacağım... sonra kalbini avuçlarma alıp, dudaklarına kırmızımı bırakacağım.
boynun seslenecek, hani bana, diyecek, onu da kırmayacağım.
kokumu tüm bedenine yayacağım.
ellerin saçlarımda, öylece duracaksın... yıldızlarıma dokunup, güneşimde kavrulacaksın.
bu gece, tam geceyarısı, rüyana gireceğim.
sözcüklerini yudumlayıp, gülüşünü dişleyeceğim.
biraz canın yanacak, biraz ruhun...
ateşböcekleri saracak odanı, ışıl ışıl
uyanacaksın, giderken ben, kanat seslerimden.
yastığında soluğum kalacak, yatağında yokluğum.
........
duuur daha bitmedi
devam edecek...

ne dersin



taş olsan nehrimde, tuttuğun yosunlarla mutlu...
renk renk boyasam seni

Salı, Ekim 11, 2011

gezgince

Dudaklarını dudaklarıma koyup, güneşe hoşça kal demek ve geceyi selamlamak seninle ten tene... Dünyaya inat, hayata nispet okşamak yüzünü... öpmek, renklere bulanmış gözlerini... sözcüklerin arasına saklanmış bir "sevgilim"i sobelemek... kadeh tokuşturmak, tütsü kokan odanda... dilini bilmediğim sokaklarda ıslanmak, üşümek, sokulmak sıcaklığına ya da belki bunalıp güneşten, yorulup yürümekten, oturup bir kaldırıma omzunda dinlenmek... Ne çok şey istiyorum değil mi senden?

Pazar, Ekim 09, 2011

ama böyle yaparsan nasıl unutabilirim ki ben seni


herşeyin içine saklanmışsın, elma da desem çıkmıyorsun armut da...
su içtiğim bardakta dudakların, başımı koyduğum yastıkta saçların.
üşüyorum kaç gündür, kolların kalmış hırkamda, giyemiyorum.
ne vapura binebiliyorum doğru düzgün ne bir sıcak çay içebiliyorum sahilde, gözlerinin ne işi var denizlerde...
yıldızlarda öpücüklerin, sevişmelerimizi bile vermişsin çöllere. estikçe rüzgarlar, gelip yapışıyor kumlar bedenime. tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de şiirlerini kaptırmışsın gökyüzüne, harf harf yağıp duruyorlar her gün üzerime.




Pazartesi, Ekim 03, 2011

hatırladın mı?

"seni tanıdıkça daha da büyüyor içimdeki duygu. ve bu duygu büyüdükçe daha çok sarıyorsun beni.
düğüm düğümsün etrafımda. çözmek istemediğim. hiç yeltenmeyip, üzerine yeni düğümler eklediğim...
bitesi yok, azalası da... benle varsın, yok olduğumda yok olana dek. bende...
hiç bir anım sensiz değil, hiç bir şeyim de... sensiz olmak istemiyorlar. mutlular seninle. tıpkı benim gibi.
geçmem senden, geçemem ki... istemem ki.. .gözlerinsiz, sesinsiz, gülüşünsüz, dokunuşunsuz, nefesinsiz kalamam ki. kalmam ki... bu kalp bende attığıncasın.
nefesim yettiğincesin.
güldüğümce..
ağladığımca...
küstüğümce...
barıştığımcasın.
kıskandığımca...
sardığımca...
özlediğimce...
arzuladığımcasın.
konuştuğumca...
sustuğumca...
savaştığımca...
yorulduğumcasın.
uyuduğumca...
uyandığımca..
.yaşadığımca hayatımdasın.
çünkü SENİ
senin seni, benim beni, herkesin kendini sevdiğinden,
kimsenin kimseyi sevmediğinden daha ÇOK SEVİYORUM."