Pazartesi, Nisan 20, 2009

ben bu hayatın kalıbına... yeniden ve yineden...




ne kadar çok kalıp var. sevgiyi bile kalıplara dökmüşüz.
kalıbına boşaltıp şekillendirip sürüyoruz hayata.
el emeği ile yaratıcılığını kullanıp, mutlu olmak isteyenlerin sevgileriyse "değersiz" olarak görülüyor kalıpsız diye.
kimseye bi' sözüm yok tabi. kalıplar yapılmış çoktan.
kimin kimi sevmesi gerektiği ve bu sevginin ne kadar sürmesi gerektiği, hatta nasıl sevişilmesi gerektiği ile ilgili bile kalıplar var.
kalıbın dışındaysa "sevgin" kalıpçılara ters düşersin. sen pes etmesen bile sevdiğinin pes etmesinden ürkersin. o da pes etmedi diyelim, ya çevresi? senin çevren? kalıpçılar çok güçlü. kalıplarsa çelikten.
kalıpları bilenler, kalıplarını basarlar ki, sonu yoktur kalıpsızların.
dostun her fırsatta dediği gibi "sen bi de ümitleniyor musun yoksa?"
kalıp dışı bir aşkı kalıp dışı bir aşkla seviyorum.
kalıp dışı seviliyor. kalıp dışı sevişiyorum.
kalıp dışı özlüyor, kalıp dışı bekliyorum.
kalıp dışı "sevgi"mi, bilenlere bile anlatırken "kalıbına uyduruyorum"

Hiç yorum yok: