bilmiyorum kimim, neyim? özel miyim, tüzel mi? vazgeçtiklerim mi önemli, geçemeyeceklerim mi? nerden geldim? ne kadar sonra nereye gideceğim? benim mi benim olanlar, ben mi öyle saniyorum? kimler beni seviyor gerçekten, kimler severmiş gibi yapıyor ya da sevdiğini sanıyor? peki ben ne bekliyorum sevdiğimden ne beklemeliyim gerçekten?
benim düşündüğüm gibi düşünmeli, aradığım gibi aramalı mı yani? benimle tamamladığı yarısı, ben olmadığımda eksik mi kalmalı? ben onun uğruna birşeylerden geçiyorum diye o da benim uğruma geçmeli mi? kısasa kısas mi aşk yani? bir bana bir sana mı? bir benden bir senden mi? yani ben elmayı çok seviyorum diye elma da beni çok sevmeli mi? ben sevmesem, elma elma olmaz mı? elma beni sevmedi diye ben ne kaybederim ben'liğimden?
"beklerim yeter ki gelsin" diye, "bekledin diye sana geldim midir" aşk? sen bekliyorsun diye herkese kapatıp kapılarını seni bekletmemesi midir peki? mecburiyetler mi getirir aşk yani hayatlara? insan hep kendi sevgisini hissettiğinden kendi sevgisinden mi emin kalır sadece?
ve............midir? ve ...........mudur? ve..............?...........?
her sorunun cevabı var mıdır peki? varsa da doğru mudur acaba? doğruysa illa güzel midir cevaplar yani?
"boşverrrr gitsin" mi yapmalı? "aman seviyorsa seviyor, sevmiyorsa napiim" mi olmalı? yoksa "ya sevmiyorsa benim kadar"larla zaman miı tüketmeli? hatta "seviyor biliyorum ama"ları tercih mi etmeli?
cevaplarını bilip de bilmemezlikten geldiğim soruların cevaplarını vermeli miyim kendime? vermeyip de sormaya devam mı etmeliyim sizce? ama en güzeli sanırım cevaplayıp, verdiğim cevapları duymazlıktan gelmek... evet tabi ya öyle yapmalıyım. yapmalıyım ki hem kafamda soru isaretleri kalmasın hem de acı cevaplarla kötü hissetmeyeyim kendimi.
yaşıyorum işte doludizgin aşkı, ne gerek var ayrıntıya. günün tadına varmak yerine yarının tasasını çekmeye...
götürsün bakalım nehir beni. göreyim okyanus mu sonu yoksa minik bir su birikintisi mi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder