o kadar güzeldi sonrakiler.
dostluklar daha gerçek,
gülüşler daha içtendi.
"günaydın"lar da vardı orda,
"iyi akşamlar" da...
oysa kendi memleketimde,
kendi insanım unutmuş hepsini.
yapmacıklıklara bulanmış üstü başı,
kalbi, sevgisi...
özledim o soğuk şehri,
kargaşalarını, grisini, mavisini, yeşilini, kokusunu, korkusunu Moskova'nın.
Babuşkalarının çok bilmişliklerini,
Vorabiye Gori'nin öpüşen sevgililerini...
Kışın hiç doğmak bilmeyen,
yazın batmamak için direnen güneşini...
Soojin'i, Niki'yi, Maki'yi, Natasha'yı, Ksüsha'yı, Elena'yı...
ve Özge'yi, Seden'i, Elif'i...
ve Tolstoy'u, Çehov'u, Puşkin'i,
ve Nazım'ı...
off ne çok özledim o uzak şehri
ve o şehirdeki günlerimi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder