Cumartesi, Ekim 28, 2006

bir varmış bir de yokmuş...

bir kız varmış. kendi dünyasında yaşayan ama çevresine boş vermişlik yapmayan bir kızmış bu kız. severmiş sevmeyi. sevilirmiş de sevdiği kadar olmasa da. çok yakın çok içten dostları varmış bu kızın, her daim yanında olan... öyle ya da böyle mutlu yaşarmış işte kızcağız. gülüşünden belliymiş mutlu olduğu. ya da güldüğü için kendi dahil, herkes onu mutlu sanırmış. gel zaman git zaman bişeyler olmuş bu kızın hayatında. çok yakınından biri, en yakınından farklı bakmaya, farklı konuşmaya hatta farklı dokunmaya başlamış bu kıza. önce anlayamamış kız. "imkansız" demiş. ama imkansız değilmiş işte. susmuş kız. konuşamamış. kimselere diyememiş derdini. ailesine açamazmış çünkü çok seviyormuş hepsini. dostlarına anlatsa, ne yapabilirlermiş ki... hem böyle birşeyi nasıl söylermiş... kapatmış kapılarını kimselere demeden yaşamış yıllarca. yıllar geçmiş ama o dokunuşlar, o sözler geçmemiş. kurtulmak istemiş kızcağız. ama nasıl? "gitmek" demiş tek çare. ama nereye? öyle büyük hayalleri varmış ki oysa, üstelik ulaşılamaması mümkün olmayanlardan... kurtuluş sandığı bir dala tutunmuş. izin vermiş hayatının ona doğru akmasına. nasılsa bir gün olacakmış, ne çıkarmış ki hemen olsa... bitirir sanmış herşeyi bu kararı. düzeltir diye düşünmüş hayatını. aşkı bilmezmiş. ama öğrenmek de istemezmiş. büyük hayalleri onun aşkıymış o zamanlar. zaten istemezmiş dokunulsun. öpülsün. çünkü öpülmekten de dokunulmaktan da nefret edermiş. kurtuluş sandığı hayatı başlayınca farketmiş kız. birken derdi dert eklenmiş meğer. yapmak zorunda hissetmiş bazı yapılasıları, yapmış da. ama olmuyormuş işte. olamıyormuş. üstelik istemediği dokunuşlar ve sözcükler hala hayatındaymış kızın. "belki yeni bir hayat eklenirse hayatıma" demiş "biter istemediklerim. bir sevgi gelir bana bir sevgi gider benden" demiş. eklemiş hayatına yepyeni bir canı. minicik bir kalbi. herşeyi oluvermiş o kalp. mutlu olmaya çabalamış herşeyine sarılarak. ama yok. ne çare. olmuyormuş bir türlü. olamıyormuş işte yine de. koparmış kendini almış çekmiş bir kenara. herşeyini de alarak yanına. büyük hayalleri için geç değilmiş hala. başlamış onları sıraya sokmaya. kendisiyle ve minik kalbiyle bir dünyada, hayalleri için uğraşırken bulmuş O'nu. çıkıvermiş bir yerlerden, gelivermiş yanına. girivermiş kanına. nasıl, nerde oldu diye düşünemeden buluvermiş kendini onun ellerinde. dokunuşlar artık hoşuna gitmeye başlamış kızımızın. istemiş hep dokunsun O. hep sarsın. ama hep dokunulamamsı hep sarılamaması için nedenler varmış ortada. yıllarmış nedenlerden biri ve en önemlisi. kızın O'ndan öncesiymiş bir diğer neden. aslında zor değilmiş bunları aşmak ama zaman gerekliymiş aşmaya. zaman... ve o zaman korkutuyormuş işte kızcağızı. her yeni günle işlerken zamanları, her batan günle büyüyormuş korkuları kızın. ne yapamsı gerekmiş bilmezmiş. bilemezmiş. doğru neymiş... ya da kimin doğrusu ne kadar doğruymuş... bilemezmiş. boşvermek istermiş veremezmiş. insanlar çok acımasızmış çünkü. dostları bile dahilmiş zaman zaman bu acımasızlara. bırakmış kız kendini akıntıya. sonunu düşünmüyormuş artık hiç. minik kalbi olmasaymış onunla çoktan terk etmişmiş bu dünyayı aslında.geçen gün karşılaştım o kızla. "büyüyor" dedi minik kalbi için. "büyüyor, benim bezginliğim gibi. büyüyor umutsuzluğum gibi" sonra eğildi kulağıma bişeyler fısıldadı. "herşeyin bir zamanı var" dedi. "çok az kaldı" "neye?" dedim. iyice yaklaştı ve "........" dedi usulca. hakkı tabi. yapmalı. bitmesi gerek artık gözyaşlarının. durması gerek iç çekişlerinin. "ya O?" dedim. "....." dedi. çok sevdiği belliydi. öyle çok ki en çok O'nun içindi........günler senin mutlu olacağın güne koşuyor yalnız kız. günler sana çalışıyor. ve o gün gülümsediğini görerek gülümseyeceğim sana. gülümseyişinle gülümseyişimi bir edeceğim inan bana.gökten ne elma düşecek sevdiklerimizin başına, ne de sen ereceksin diye muradına birileri çıkacak kerevetine. sadece şunu diyecekler o gün. "MASAL DA BURDA BİTMİŞ..."


Hiç yorum yok: