döktüğümden beri içimdekileri günyüzüne,
herkes kendini aklamak, sıyrılmak derdinde.
kimse benim gözlerimden bakmıyor.
bir kelimeye takılıp, istedikleri yöne çekiştiriyorlar o kelimeyi.
suçlayacak birini arıyor herkes.
benim yıllar boyu ne hissettiğim değil önemli olan, onlar için,
onların şu an neler hissettikleri.
can bildiklerimin "en kötü hisseden benim, en doğruyu yapan da..." tavırları
beni onlardan koparıyor.
yapayalnız bırakıyor.
"yaşıyorduk ne güzel"lerdeler hala.
o zamanlarda "yaşıyorduk"un çoğul ekinde yer almadığımı görmek istemiyorlar.
kurulu düzenlerini bozan bu kadın, hayattan akıp gidiyor.
ellerimi uzattım onlara, tutmak yerine,
el sallıyorlar bana uzaktan.
yıllarca neden sustuğumu, kendilerince yorumluyor,
yüreklerini hafifletecek bahaneler çıkarıyorlar altından.
oysa ben susmamıştım ki,
şimdiki kadar açıkça söylememiş olsam da,
anlaşılabilir açıklıkta anlatmıştım bunu onlara.
arkalarını dönüp gitmişlerdi,
yine tutmamışlardı ellerimi.
söyleyecek o kadar çok sözüm var ki...
kırmamak için kalplerini, susuyorum.
ve her susuşumda,
yıllar önce neden ellerimi tutmak istemediklerini daha çok anlıyor,
onlardan uzaklaşıyorum.
kimin ne düşündüğü, ne yapıp ne yapmayacağı,
kiminle konuşup, kime darılacağı umurumda bile değil.
ben yalnızca geçmiş yıllarımı çöpe atıp,
gelecek zamanlarıma sarılmak istiyorum.
onlardan ne empati, ne "vah vah"
sadece huzur bekliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder