Perşembe, Kasım 05, 2009

dedim ya; bu yazı saçma sapan, yapar satar çatal sapan...



karmakarışık duygularla dolu bi' yazımın daha başlangıcındayım işte.
naçizane tavsiyem, tansiyon, kalp, şizofreni ve paronaya gibi sorunlarınız varsa sahifeyi şu anda terk-i diyar eyleyiniz, zira dokunabilir saçmalıklarım ve karmaşam.
evet şimdi gelelim bizzat barındırdığım karmaşamı açığa vurup sizlerle paylaşma egoma...
ben bi' kaç zamandır tutunmaya çabaladığım hayatın savurduğu tuhaf ve bi' o kadar da dikenli yollarında yürüyüp, batan dikenleri toplu tüfekli iğnelerle çıkarmaya çalışırken bedenimden, beni o yollara savuran hayatın aslında ne kadar vurdumduymaz olduğunu öğrenmekle ve dahi zannımca beni hiiiç takmıyor olma durumunun farkına vardıkça kendimle darıldım. küstüm. barışmaya da pek niyetli değilim.
işte yine aynı yolda dargın dalgın yürürken karşıma kendimle barışmamı tavsiye eden nice olay çıktı. ama fakat ve lakin bu durum benim daha bi' fazla karmaşıklaşmama vesile oldu. zannımca barışmam pek bi' zor.
neden mi,
çünkü kendim beni çok kırdı. hafife aldı. dalga geçti. eğlendi. üzdü. iki yüzlülük etti.
hal böyleyken ben nasıl olur da affedebilirim ki kendimi di mi ama?bu nedenle kaşlarım çatık, suratım asık ama içim karışık bakıyorum kendime.zaman zaman tek kaşımı kaldırıp daha bi' sert, daha bi' vahşi oluyorum. acımasız ve dahi düşmanca tavırlara bürünüp takmıyorum kendimi açıkçası. kapalıcası ise pek bir değeri yok bende. kendim kendimi umursamıyor ve dahi sevmiyorum artık.
ancak aklıma bunlara neden olan ve akıııp giden hayat geldikçe beynim uyuşuyor resmen.
nasıl bu kadar soğukkanlı oldu beni bu derece üzerken.
ve neden yaptı???
neden???
sanki zorla "beni sev" mi demiştim ben ona?
madem 6 milyar aşkı vardı beni niye "tek aşksın" diye kandırdı. ve hemen akabinde, bana böyle dedikten sonra yani, başka aşklara kucak açtı...
hakkı tabi, açacak ama her fırsatta bana "yalnızlığımı" göstermesi neden???
az mı geldi acaba kalbimin kırıkları, içimin acısı??? daha çok oyup gönlümü, kalıcı iz bırakmak mı niyeti?
ne yapmaya çalışıyor ve ne yapmamaya???
oysa ben hayata herşeyimi verdimdi. istese daha neler vermezdim ki...
sitem değil benimkisi, bi' hesaplaşma... kendimle yapılan. ve kendimi anlayabilmem için sorduğum sorular bunlar yalnızca. yoksa, hiç bir anlamı yok bu sözcüklerimin.
sözcük, adı üstünde. söz bile değiller ki. -cük ekiyle küçülüp küçülüp ufacık olmuşlar, minicik ve boşa söylenilen bi' şekle bürünmüşler. öylesine boşa ve öylesine minicikler ki, görünmüyorlar gözlere.
görünmediklerinden ciddiye alınmıyorlar bile.
öyle ya da böyle çıktılar işte sözcüklerim. dışarda olmak istediler. çıkardım onları. koştursunlar bakalım özgürce.
nasıl olsa ne görenleri, ne de anlayanları var. meydan onların. özgürlük onların.
bu sefer de sözcüklerimi saldım çayıra, e hadi mevlam kayıra...

Hiç yorum yok: