Pazar, Ocak 24, 2010

Ankara'da... Kızılay'da dün...

"bakın, bu Recep Tayyip'in dediği gibi sonradan değil, doğuştan; bu sembolik değil, inançtan..." başındaki örtüyü gösteren bir kadının, soğuktan bembayaz olmuş dudaklarından çıkıyor bu sözcükler.
" aslı var mı? bu gece sabaha karşı gelip, yıkacaklarmış çadırlarımızı... bu konuyu bi' öğrenip, bildirseniz bize"
" gelsinler Hasan abi... yıksınlar, yine yaparız."
"her açıklamasından sonra bi'şey ekliyoruz çadırlarımıza. dünkü açıklamadan sonra soba ekledik. bi' sonrakinde koltuk takımı getireceğiz" gülümsüyorum.
"esnaf rahatsızmış diyor utanmadan. imza toplamaya kalktılar esnaftan, rahatsızız tekel işçilerinden, diye... oysa bakın, elektriğimizi şu dükkanın sahibi veriyor. şurdakinde ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. şu dükkanların sahipleri, evlerine giderlerken akşamları, anahtarlarını veriyorlar bize, kadınlar ve çok yorulanlar girip sıcacık uyusunlar, dinlensinler diye"
"kaç gündür yavrumu görmüyorum" diyor bir anne. "burnumda tütüyor kokusu, ama onun için burdayım en çok... onun yarınları için..." gözlerim doluyor.
sonra birden biri bir türküye başlıyor... battaniyelerine bürünmüş, soba başına toplanmış kaç kişi varsa, eşlik etmeye başlıyorlar, içimden akan türküye... ben de... ben de söylüyorum onlarla bağıra bağıra...
türkü bitiyor. sessizlik...
bir şiir başlıyor önce... gözler kapalı dinliyoruz şiiri.
bitince bir yumruk kalkıyor gökyüzüne doğru: "Tayyip... Tayyip duy sesimizi... bu gelen emeğin ayaksesleri..." binlerce ağızdan aynı sesler yükseliyor Kızılay'dan Ankara'ya.
" 5000 kişiyiz... ailelerimizle 15000 diyelim. hesaplıyor tabi, kömür vs dağıttıkları 150000-200000... bizim oylarımız olsa n'olur olmasa n'olur diyor aklınca. görmemezlikten geliyor bizleri."
"biz yakıp yıkmıyoruz, öldürmüyor, kan dökmüyoruz. bizler alın terlerimizin karşılığını istiyoruz" sesin geldiği yöne bakıyorum, ne kadar güçlü bir çift göz... kararlı ve cesur. inanmış...
" biz açılımı çoktan yaptık" diyor bir diğeri. "türk, kürt, çerkez, laz... hepimiz burdayız" sözleri biter bitmez kürtçe bir türküye başlıyor. birken üç, üçken beş oluyor... dinliyorum, titreyerek.
soğuktan mı...
bacalardan küller uçuşuyor, üstümüze... peki gözyaşlarımın sebebi yalnızca duman mı? bilmem... dumana atıyorum suçu...
bir saz sesi... bir bir ayağa kalkıyoruz... halay başlıyor...
el ele... omuz omuza... umut dolu... ışıl ışıl... adımlar aynı, aynı atılıyorlar, aynı yürüyoruz...
karanlık yarınlarla "aynı" savaşıyoruz. aynı umudu taşıyor, aynı türküyü söylüyoruz.
binlerce ses,
tek ses oluyor...
hızlanıyor, hızlanıyoruz.
hem soğuğa inat, hem bencillere, gözüdoymazlara, yalancılara, çıkarcılara, hırsızlara, emek sömürücülerine...
aydınlık yarınlar için söylüyoruz...


2 yorum:

cengiz sinan dedi ki...

yüreğin kadar güzel bir yazı canım....

edi.ben dedi ki...

senin yüreğin kadar güzel yazabilseydim keşke içimden geçenleri...
seni çokkkkkk...kk..k.. seviyorummmm