Salı, Aralık 26, 2006

bir taşla iki "duygu"

ne bugün ne dün var.
daha elimi bir harfe uzattığım an, bitiyor o "an". "herşey geçmişte kalıyor"u yazışım bile geçmişte kaldı. an'ları bitirerek "geçmek bilmeyen zamanın" "yıllarını" tüketiyoruz.
her geçen an bi' daha "aynen" yaşanamayacak bir an madem, o zaman "o anların tadını çıkaralım" derken bile o an'ları geçmişte bırakıp, değerlendiremiyoruz. "an"larımız laflarla geçiyor yani.
ve ben biten her anımda, istisnasız her anımda mutlaka "sen"liyim. "aşk"lıyım. "aşk"layım. bensiz geçen bir anımın olmasının mümkün olmaması gibi, sensiz geçen bir anımın olması da mümkün değil artık. bu "an"ların her bir "an"ında neler olacak ve olur olmaz o "an"da kalacak, o "an"ın anısı olacak, bilmiyorum. ama eğer olacak olan "yarınım" varsa o "yarınım"dasın aşk. o yarınımın "an"ları sen'den oluşacak...
"seni seviyorum" deyişlerimin geçmiş bir "an"da kalmaması için belki de her "an" sana "seni seviyorum" diyorum. "an"ların toplamından ibaret olan yıllarımız, ömrümüz "biz" olarak geçsin istiyorum. her "an"ımda seninle olabilmek... seni özlediğim "an"ları yaşamamak... üstüste gelen bu kötü "an"ları bitirmek, tüketmek istiyorum. bitsin istiyorum artık. bitsin... sadece sen'li "an"lar olsun artık. bu sen'liliklerim sen'li ya da sen'siz olsa bile...
yoruldum artık, tek tek "an"lardan ibaret ama toplamda yıllarıma denk "istemediklerimi" "acılarımı" "mutsuzluklarımı" yaşamaktan. yoruldum aşk. herşeyden, herkesten sıyrılırcasına yoruldum... ısınmakta zorlanırcasına, gülmek için çabalamak zorunda kalırcasına yoruldum. nefes bile almak istemezcesine, yok olup gitmek istercesine yoruldum.
güzel "an"lar istiyorum artık aşk. bir sürü güzel an... toplandıklarında "bir ömür" edecek kadar çok, o kadar çok güzel "an"...

















6 yorum:

betus dedi ki...

Çile dolduruyoruz biz burada.Anlıyorum ki bu yüzden ölmüyoruz.Bazen düşünüyorum ;
Neden ölecek kadar cesur değilim? cevabını hemen buluyorum.:Çünkü hala yaşamak istiyorum.Farkında olmasak da hayatta hala beklentilerimiz var.Ne kadar imkansız olsa da.Bütün ikna çabama rağmen piyango bileti alacak annemin dediği gibi; Ya çıkarsa.Ya olursa.Ya mutlu olursam?

edi.ben dedi ki...

haklısın betus... ama bendeki "yaşama iateğinden değil" yaşama mecburiyetinden. çünkü biliyorum, eminim gelecekte olacaklardan. ama oğlum var ve onu annesiz bırakmaya hakkım yok. yine de zaman zaman zor tutuyorum kendimi "kurtulmak" hayalimden uzak. belki de birün tutamam. ama o gün mutsuz olacağımı hiç sanmıyorum inan...

betus dedi ki...

Öyle düşünme;

Orhan Veli ne demiş ;
"Bakakalırım giden geminin ardından atamam kendimi denize dünya güzel.Serde erkeklik var ağlayamam"

Bak bir de şu açıdan bak.Ölürsen oğluşunu bir daha göremeyeceksin.Öpmek istediğinde öpemeyekceksin.Oğluna sarılmak kadar haz veren hiçbirşey olmayacak.Bunlar çok küçük ayrıntılar hayatta ama bunlar için de olsa yaşamaya değer.Bir arkadaşımla konuşurken geçenlerde (konuda mutsuzluktu) dedi ki yanımızdan geçen bebeği gösterip böyle birşeyimiz olsa bunalıma girermiyiz ya söylesene bana :) Çocugun sana bir hediye.Hayatsa gerçekten değişik bir sistem.Bazen çok fena durumlara sokabiliyor bazense hiç beklemediğin kadar mutlu edebiliyor.Mutluluğun anlık olduğuna inanıyorum artık gerçi ama anlık da olsa, arada bir de uğrasa bayramda ziyaretine gittiğimiz o soğuk taşların altında olmaktan çok daha güzel canım.Hiçbirzaman birşeylerin daha iyi ya da daha kötü olacağından emin olamayız.Sadece ümit ederiz,isteriz.Tüm kalbimizle bazen.Tüm kalbimizle isteyince de artık Tanrının eşref saati diyorlar ya ona denk gelirsek oluyor.Sürekli isteyelim tuttururuz belki ne dersin ;)

edi.ben dedi ki...

isteyelim betus
bakalim ne getirecek hayat. isteyelim...

Adsız dedi ki...

Merhaba, ne kadar çok yaşamak istediğinizi görebiliyor, anlayabiliyorum bu haykırışları! Bazılarımız hayatı boyunca zorluk çekmeden sıradan yaşayıp giderler. Bazılarımızsa her şeyi uğraşarak, didinerek hep mücadeleyle elde eder istediklerini ve bu mücadelenin sonunda sahip olduğu şeyi ruhunun her zerresini ortaya koyarak elde etmenin haklı gururunu ve mutluluğunu yaşar. "Bu kadar içten istenilen şeylerin önünde hiç bir kuvvet duramaz!!!"
Unutma ki ; "Her karanlığın ardından mutlaka sabah gelir ve unutursun karanlığı!"

edi.ben dedi ki...

"bu kadar içten istenilen şeylerin önünde hiç bir kuvvet duramaz"
en içteninden isteklerim, yaşadıkça göremek istiyorum, isteklerimin önünde duramayacak kuvvetlerin, yok oluşlarını...
kalbin üstüne atıyoruz hep beynimizden geçenleri. her istek aynı yerde hayal edilse de "aklıma göre, duyguma göre" ayrımı yaparak kandırıyor ya da avutuyoruz kendimizi.
neyse mutlu olacağımız kendimize göre ve kendimizi ilgilendiren, onu yapacak kadar bencil yaşayamazsak, "mutlu" olamayacağız demektir hiç...
fikirler ya dilden ya elden çıkar dışarı. gözler de yardım eder bu çıkışlara. güzergahları minik bir kas parçasının vuruşundan geçer. elden ya da dilden çıkar fikirler işte. duyguların ya da yaşananların fikirleri... dil ile paylaşmak daha kolaydır el ile paylaşmaya göre.
ve sizler de benim gibi "zor" olanı seçtiniz. iyi ki de seçmişsiniz :)