yihuuuu....! yazasım tuttuuuuu...
dur durak bilmeden yazasımmmm. yaza yaza yazı getirene kadar yine :)
eleştirel eleştirmeyel, her türlü yazasım...
acıklı, acıksız. acılı, acısız. gülgeç, gülünç. gül geçeme, gülmecesiz.
yeni yeni kelimeler türetenli bir yazı yazasım var.
sıkıldım "aynı"lıktan zannımca. farklılık da yaratmak değil zaar niyetim.
sadece yazasım geldi. yazasım tuttu. susasım yok, durasım hiç yok.
yani yine zavallı bir sahife, boş yere heba oluyor. fakat ama lakin, sahifeyi heba eden, pek bi' mutlu oluyor.
hem deşarj hem şarj oluyor.
şimdi gelelim hayatımın yeni'lerine.
haftasonlarımı paylaştığım isimlere. benimle "tiyatroya" sevdalanmış gönüllere. sımsıcak kişilere.
ünlüleri sayamam. tuhaf kaçar kanımca ;)
ünsüzlere gelelim hemen o nedenle(n):
"rana" diyelim önce, hayat dolu... cıvıl cıvıl
"aslıhan" diyelim sonra, her yerde her durumda ve her zamanda bulumuş olan...
"şehnaz" diyelim bir de, hobici'lerden olsun :)
sonra "zeki" diyelim, kısaca "zekeriya" olan, o sesiyle insana "vayyy be" dedirten :)
sonra "özge" diyelim mini minicik olsun.
sonra da "cem" diyelim, kızlara "aaah ah" dedirteninden :D.
ve "nazlı" diyelim, on parmağında 20 marifetlisinden.
hepsini saymayı ister gönlüm tabi ki ama öyle çoklar ki...
hayat dolu hepsi. hepsi aşık. aynı şeye... güle oynaya, eğlene coşa, şımara yorula geçiyor haftasonları... ve ben her günümün cumartesi, her günümün pazar olmasını istiyorum, tanıdıkça onları.
yapmacıksız insanlara hasretmiş gönlüm... tadına doyamıyor o yüzden.
tek bir şey var yolunda gitmeyen...... o da:....................
"rana, bi' daha arabana binmesem bana küser misin? :("
yenilerim bunlar değil tabi yalnızca, ama sırf yazasım tuttu diye serimi de sırrımı da veremem ya di mi he?
yazdım işte canım çok istedi diye. ama ne gariptir ki hala yorulmadı parmaklarım. "daha çok, daha çok harffff, daha fazla kelimeee" diye inim inim inliyorlar.
diğer yandan da zavallı sayfa, "yahu yazıktır bana, rezil ettiniz beni cümleye ve kelimeye :) yapmayın, etmeyin. benim ne eksiğim var orhan pamukyan'ın sayfalarından, bakın onlar nobel alıyooo. ya bennn?" diye veryansın ediyor.
bana gelince, ben pek bi' mutlu, ağzım kulaklarıma doğru uzanmış, hafiften diş uçlarım görünür durumda, basıyorum da basıyorum klavyenin tuşlarına.
ne durasım, ne bıkasım, ne yorulasım var...
ama okuyanları da düşünmek gerek... o zaman bu yazıya bi' son verek... ve sizleriiii sımsıcacık, sulu sulu, yapış yapış bir öpekkkk.... "colk" :-*