Pazartesi, Kasım 27, 2006

bugünüm...

bana hiç söylememiş... içindekileri açmamış. günlerce çektiği acıları paylaşmamış. tek başına yaşamış, üstelik sebebi "ben"ken.
dinledikçe O'nu bugün "bittim" sandım. "çek git" dedim "git hayatından" "ne kadar yakmışsın canını, ne kadar acıtmış..."
gitmek istedim, kalkmak... hiçbir şey demeden gitmek...
önce karanlık oldu... yüzünü bile göremedim. sonra çok soğuk... birden bir şey girdi sanki beynime. sanki bir kerpetenle beynimden bir parça koparmaya başladı biri o an. çok acıdı canım. ama çektiğim ağrı değildi o an dayanılmaz olan... "gidememiş" olmamdı. gidemeyişimdi.
iki gün... hiç bir şeysiz iki gün... yapayalnız... neden? nedeni, BEN.
gidemeyişim parçaladı beynimi. midem bulandı, çıkaramadım içimdekileri bile. ne kusabildim ne gidebildim...
sığındım koynuna. sokuldum O'na. tek O'num vardı çünkü. O'nsuzluk "hiçbir şey"sizlik demekti. soluksuzluk demekti. ümitsizlik demekti. eksiklik demekti. yarılanmak demekti. O'nsuzluk ölüm demekti.
gidemedim. yapamadım.
ama bir kere daha olursa... bir damla gözyaşının nedeni "ben" olursam, o an gideceğim. "hiçbir şey"siz kalacağımı, "yarım" olacağımı bile bile gideceğim...
mutluysa mutluyum. mutluysa huzurlu... mutsuz olmamak için, huzursuz olmamak için "mutsuz" ettiğim an gideceğim O'ndan........








Hiç yorum yok: