Perşembe, Kasım 23, 2006

mevsim dönümünden mi yoksa başka bir nedeni mi var, bilmiyorum. ama "ben" başka bi "ben" iki gündür sanki. vurdumduymaz, yaramaz, boşvermiş, "adaaaam sen de.."ci bi "ben". ne olursa olsun, ne denirse densin tepki vermek gelmiyor içimden. ne pozitif, ne negatif... her şey öyle komik ve basit geliyor ki... "yaşıyorum çok şükür"lerdeyim resmen. ne istersem onu yapıyorum. gitmek zorunda olduğum bir yere bile, "bugün gelmeyeceğim" cümlesini bir patron edasıyla kuruyorum. her zaman "neden aramıyorlar, neden sormuyorlar" dediğim cümleler bile "kendileri bilir"e dönüşmüş durumda. her ne ise sebebi, çok iyi geldi bana.
size de tavsiye ederim. hani derler ya "bi kere geldik şu dünyaya, tadını çıkaralım doyasıya" olayı işte.
geçin aynanın karşısına. iyice bi bakın kendinize. ama iyice. ne kadar yabancı geleceksiniz, kendinize bile, yüzünüzü detaylı inceleyince. sonra hayatınızda sizi mutlu eden "şey"leri, mutsuz edenlerden çıkarın. sonuç negatif çıkarsa eğer, çıkarma işleminden önce, mutluluklarınızı üç ya da beş ile çarpın. bulduğunuz sonucu yerleştirin teninize dikeceğiniz bir cebe. koyulun sonra yolunuza. yapacağınız her işte, atacağınız her adımda, cebinizdeki sonuca eklenecek ve onun değerini yükseltecek bir "şey"ler yapın. yapın. ne bileyim, güvercinlere yem atmak bile dahil olabilir bu "şey"lere. diyelim ki o an telefonunuz çaldı ya da ne bileyim bir arkadaşınızı gördünüz. engelleyecekse sonucu, boşverin telefonu da arkadaşınızı da. kendinizlesiniz, daha güzel ne olabilir ki...
boşverin KALIPları. uzatın ayaklarınızı insanların geçtiği yerlere, eğer o an uzatmak istiyorsa canınız. ya da şarkınızı söyleyin kalabalık bir yerde birşeyleri beklerken, içinizden mırıldandığınız şarkınızı. yüksek sesle hem de. sesiniz kötü de olsa. detone de olsanız. sizin şarkınız o. ve söylemek istiyorsunuz o an. mutlu oluyorsunuz. söyleyin. insana has şeyler yapın yani. sizi "insan" kılmış olan.
kalbiniz mi hızlanıyor "o"nu gördüğünüzde, söyleyin. ne kaybedersiniz ki? zaten bir gün kaybedeceklerinizin, hatta sizden sonra zaten kaybolacakların dışında, ne kaybedebilirsiniz ki? sizi ne mutlu edecekse, cebinizdekinin değerine değer katacaksa onu yapın.
boş boş dolaşın deniz kenarında. alış-veriş merkezlerinde, taksimde... canınız nerede isterse...
sizi "insan" yapan "insana has"larınızı yaşayın. çok keyifli. çok zevkli.
ve varsa şansınız "aşık olun". en aşığından hem de. "seni seviyorum" diyin her fırsatta. "seni seviyorum" demeyi sevin hatta. ve hele bir de seviliyorsanız... daha ne diyebilirim ki... varın tadına. "insan"ı "insan" yapanlarınızı yaşayın. herkesin yapabildiklerini değil. "insan"ı "insan" yapanlarınızı.
ben iki gündür başka bir "ben"im. çok mutlu ve çok huzurlu. yapmam gerekenleri değil yapmak istediklerimi yaparak tadını çıkarıyorum "insan"lığımın. size de tavsiye ederim. bir deneyin.

ve son olarak: "AŞK, SENİ ÇOK SEVİYORUM"








3 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

seni seviyorum esmer hüznüm....

edi.ben dedi ki...

ömrüm tek senin. ne dersen o, bundan böyle sevgilim...