Cumartesi, Haziran 27, 2009

kendime bir hatırlatma


oturdum klavyenin başına, bıraktım ellerimi, parmaklarımı özgür...
bakalım ne yazacaklar diye...
başladılar işte, bakın, harflerle oynamaya.
bilemediler tek başlarına kalınca hangi harflere koşsunlar.
dayanamadı biri ve benden yardım istedi. "ne yazalım yardım et, en azından sen sor, söz cevaplar bizden, hiç yardım almadan senden"
anlaşmayı kabul ettim.
ve sorumu yönelttim: "ben kimim?"
bi süre durdular hiç birşey yazmadan.
aralarında fısıldaştı parmaklarım.
sonra paylaştılar harfleri, herkes koştu kendi harfine dokundu.
"sen, sevmekle yaşayan, özlemi yeni anlayan, korkularından kaçan, kavgalarını yarım bırakan, bildiklerini saklayan, bilmediklerini bilir görünensin...
sen, cesurum diyecek kadar korkak, korkuyorum diyecek kadar cesursun.
sen demek istediklerini diyen ama asla herşeyi söyleyemeyensin.
sen hayatına girenleri önemseyen ama bir ihanet bir yalanla adını unutacak kadar silensin. sen yalan söyleyen, dogru söyleyensin...
sen dediklerini yapabilen ama yapabileceklerini beceremeyensin.
yanlış anlaşılan, anlayamayansın.
anlaşılanlarını kendin bilmeyensin.
bildiklerini kendin anlayamayansın.
sen, ümitli, sen umutsuzsun...
sen aşıksın.
sen annesin...
bazen gencecik insanlara birşeyler veren ama asıl verilesileri veremeyensin.
sen kırgın, sen küskün ama sen barışıkmış olansın.
sen hüzünlü sen gülümseyensin.
sen en tanınan tanınmazsın.
sen kendini ögrenemeden anlatmaya çalışansın.
sen aşıksın...
sen annesin...
istediğini bilen bilmedigini isteyensin.
istedigini bilmeyen, bildigini isteyensin.
sen annesin... sen aşıksın...
güvenmek isteyenken güveni öğrenmemiş olansın.
güvenilmek isteyenken güveni öğrenmeye çalışansın.
ve ne güvenensin ne de güvenildiğini bilen...
sen aşıksın, sen annesin...
hayat verdigin parcan için imkansızları yenebilensin.
anneligin ugruna herşeyi yapabilensin.
sen, hayatı seven ölümü özleyensin.
sen, sensin...
kısacası;
sen, ne doğru ne yanlışsın.
sen sadece İNSANSIN"

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba gülünce gözleri gülen bayan :)
Sanki kararsızlıklarında da karasızlıklar gizli gibi :)
Şaka bir yana, kendinden için diyorsun ya;bende aynısını diyorum
Sen Annesin,sen Aşıksın..
Sen sadece içinin güzelliği gülüşüne yansımış sevginin ne demek olduğunu bilebilen İNSANSIN..
(Yüreğindeki duygular yazılarına yansıdığı için bu yorumları yaptım ki bence o yürek Kocaman..)

Sevgiler
Banu

edi.ben dedi ki...

teşekkür ederim Banu...

sevginin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. ve sevmeyi seviyorum. çok şeyi seviyorum. nerdeyse "herşey"i seviyorum.
iyi bir insanmıyım, yüreğim kocamanmı bilmiyorum sevgili Banu...
belki de insan gibi insanlar sıralamasında cokkkk aşağılardayım.
ama
sevgi ise başlık,
işte onu her hücremde yaşıyorum.
minicik bir muhabbet kuşuna duyduğum sevgi bile gözlerimden süzülüyor benim Banu.

ve Banu biliyor musun ben çok sevinince de çok üzülünce de ağlıyorum.
tanımadığım insanlar için olsa bile bu sevinç ya da hüzünler...
ben nasıl bir insanım bilmiyorum. belki de kötüyüm ne bileyim. belki de bencilim, kıskancım, aşırı yufka yürekliyim belki de... hani günümüz insanlarının "aptal" "enayi" dedikleri bir alçakgönüllülük var bende belki de...
amaaaaaaaan hiç düşünmüyorum insanlığımı...
ben yalnızca "seviyorum"
hepsi bu

sana da Sevgiler Banu

Adsız dedi ki...

"Eğer insanların ve meleklerin dilleriyle konuşsam,fakat sevgim olmazsa,yankılanan bir gonk ya da çınlayan bir zil olmuş olurum.Eğer Tanrı-vergisi bir kehanet yeteneğim olsa,tüm gizemleri ve tüm bilgiyi bilsem ve eğer dağları yerinde oynatacak imanım olsa,fakat sevgim olmasa, ben bir hiç olurum.Ve eğer tüm mallarımı yoksullara dağıtsam ve bedenimi de yanmak üzere ateşe teslim etsem,fakat sevgim olmazsa,bunun bana hiçbir yararı olmaz...Böylece iman,umut,sevgi,bu üçü kalıyor;ve bunların en büyüğü sevgidir."
Bu yazdıklarım bir kitaptan alıntıdır :)
Sevgiler
Banu

edi.ben dedi ki...

Wenn ich mit Menschen- und mit Engelszungen redete und hätte die Liebe nicht, so wäre ich ein tönendes Erz oder eine klingende Schelle.
Und wenn ich prophetisch reden könnte und wüsste alle Geheimnisse und alle Erkenntnis und hätte allen Glauben, so dass ich Berge versetzen könnte und hätte die Liebe nicht, so wäre ich nichts.

Und wenn ich alle meine Habe den Arme gäbe und ließe meinen Leib verbrennen, und hätte die Liebe nicht, so wäre mir´s nichts nütze... Nun aber bleiben Glaube, Hoffnung, Liebe, diese drei; aber die Liebe ist die Größte unter ihnen.

diye okumuştuk Almanyada bu sözcükleri bir derste...

Ama o sözcüklerin alıntısı olan kitap ve onun gibi kitaplar ne yazık ki "sevgi"yi silip attılar dünyadan.

sana da Sevgiler Banu