Pazar, Haziran 21, 2009

bir anlatabilsem içimdeki seni... anlatamıyorum ki... anlatılamıyor ki...


öyle güzel ki seni sevmek,
senin olmak.
seninle olmak...
öyle güzel ki...
herşeye değer ve
hiç birşeye değişilmez.
gözlerinle olmanın keyfi öyle güzel ki.
ellerinin içinde ellerimin terlemesi...
tenini tenimde hissedebilmek öyle güzel ki,
nefes nefese, yorgun
ama çok mutlu.
sesin öyle güzel bir ezgi ki kulaklarımda,
konuştukça beni mest eden.
gülüşün öyle güzel ki,
öyle sıcak, öyle içten ki...
sarılmak sana öyle güzel ki,
ayrı bir diyarda hissetmek,
çok güçlü hissetmek,
sevildiğini hissetmek bu sarılışlarda, öyle güzel ki.
seni yaşamak öyle güzel ki aşkım.
seni solumak...
SENin olman öyle güzel ki.
hayallerimde olman,
hayallerinde olabilmek öyle güzel ki.
seni istemek...
seni özlemek...
seni düşünmek...
SENi sevmek öyle güzel ki...

2 yorum:

Unknown dedi ki...

en iyisi meyhane yokluğunda
bu ne çok deniz bu ne çok martı
batırın gemileri vurun zamana
ya bir hançer verin gümüş saplı
susturun şarkıları bu ne çok beste
bu ne çok şarkı
kaldırın masaları bu ne çok kadeh bu ne çok rakı...........
en iyisi meyhane yokluğunda
bu ne çok deniz bu ne çok martı
galiba ümit yaşarın


balıkçı

edi.ben dedi ki...

evet Fatih, Ümit Yaşar'n...
ve Moskova'ya gelmeden önce bir gün radyoda dinlemiştim Yaşar'dı sanırım, bestelemiş.
tam da boğaz köprüsünden geçiyordum o sırada...
o sözcükler nasıl geçtiler, girdiler o an kanıma bir bilsen.
sanki daha önce hiç okumamış gibi yabancılaştım onlara ve yeniden keşfettim sanki sesleri.
o gün bugündür o şiiri daha çok sever oldum.
sanki İstanbul'dan ayrılışımla o sözler arasında bir bağ oluştu o gün...
şimdi hatırladım yeniden o günü sen bu şiiri yazınca. senin nerden aklına geldi bilmem ama beni o günüme götürdün işte :)