rengarenk güller yerine, bembeyaz papatyaları severim. çok para kazanıp onu bunu almak değil niyetim. şarkıların önce sözlerini dinlerim. resimlere bakarken bile renkleri en son fark ederim. önce içindeki hikayeyi görür gözlerim. gerçekleşmesi imkansız hayaller kurarım, imkanlılarımın hiç gerçekleşmemiş olmasından sanırım.
"sevgi"ye tutkunum. içimde her yere savursam da bir türlü bitmeyecek bir sevgi var. sevilmeye açım. gerçekten sevildiğim yıllarımı çok özlerim. çocukluk günlerimde, o kalabalık evde kaldı o yıllarım. sevilmenin tadını bile anlamadığım o yıllarımda.
sonra annem ve babamla tanıştım. kardeşim girdi hayatıma. sevsinler beni istedim. sevdiklerini göstersinler. annem hiç göstermedi. babamsa beni, hiç istemediğim bir sevgiyle sevdi. kardeşim sevdiğini söyledi. aslında hiçbiri sevmedi. o zaman anladım, sevildiğim zamanların ne kadar geride kaldığını. dostlar istedim severler belki diye. hepsini çok sevdim, gidene kadar hepsi benden. bir aşk gelsin sevsin istedim. bekledim. gelmedi. bana verilen o "istemediğim" sevgiden kaçmak için, seviyorum görünen birini seçtim. seviyorum dedi dudaklarıyla yalnızca. bense aşkla sevmek istedim. olmadı. sevemedim. denedim, üzülmesin istedim. tıpkı, kimse üzülmesin diye gençkızlığa geçiş günlerimdeki, o kocaman sırrı sırtımda taşıdığım ve kimselere diyemediğim gibi. kimse üzülmesin istedim. ama kimse, ben üzülmeyeyim istemedi.
canım geldi, benden bana. hiç tatmadığım bir sevgiyi öğretti. beni sevdi. minicikti kendi gibi sevgisi, büyüdükçe kendisi sevgisi de büyüdü. yaşama sevgim kalmamışken, yaşama zorunluluğu kattı hayatıma. onun için yaşamam gerekti yani. yaşadım. yaşıyorum. istemesem de soluyorum. o üzülmesin diye. onu üzmeyeyim diye. kimseler üzemesin diye. yaşıyorum.
hasreti içimde en çok olan o güzel sevgi geldi sonra. dünya benden sonra otuziki tur atmışken güneşin etrafında. geldi. sevdiğini söyledi. sevdiği için değil, sevdiğim için çok sevdim. geldiği hızla gitti. yok oldu. hiç birşey demeden bitirdi. bitti. "ne güzelmiş böyle sevmek, sevilmek" dediğim günlerimdi. bitti. içim öyle yandı ki... ama gösteremedim kimseye. dökemedim acımı. atamadım içimden o dayanılmaz ağrıyı. hatta ona söyleyip, haykırmak istedim, beni nasıl yaktığını. kızmak, bağırmak istedim. hak etmedim demek istedim. sustum, diyemedim. çünkü istemedim kimse üzülsün. kimse üzülmesin diye yine ben üzüldüm.
güldüm hep gülümsedim. içimde birikti gülümsemelerimin asıl nedenleri. üzmemek için gülümsedim. üzülmesinler istedim.
biri geldi sonra hayatıma. neşelendim. sevdim. sevsin istedim. sever dedim. bekledim sabırsızca. onu hayatıma katanın sözlerine kırılsam da sustum. sadece dinledim. üzülmesin istedim. üzülsem de üzmedim.
üzmemek için kimseyi gülümsedim. üzülmemem için hiç birşey yapılmazken, kimse üzülmesin istedim.
babam üzülmesin dedim. annem üzülmesin. kardeşim üzülmesin. tanıdıklar üzülmesin. eşim üzülmesin. dostlarım üzülmesin. oğlum üzülmesin. arkadaşlarım üzülmesin. aşkım üzülmesin. hayatımdaki kimse üzülmesin... ben üzülürüm hepinizin yerine, siz hiç merak etmeyin. dökmem içimi, anlatmam hiç kimseye. gitmem kimseden, gitmeyi çok istesem de. severim yine sevilmediğimi bilsem de.
üzülmeyin oldu mu, bakın yaşıyorum hiç ama hiç istemesem de.
2 yorum:
Güleyim mi ağlayayım mı?
Sevgi...
Tanımı sınırsız ve sınırları bu denli silik olan bir kavramı, bu kadar basit bir şekilde sonunda "kimse beni sevmiyor" anafikrine sahip bir yazıda kullandığın için senin hakkında bir anda çok yüzeysel ve basit bir kişiliğe sahip olduğun düşüncesine kapılabilirdim. İyi ki diğer yazıların var da durumu biraz kurtarıyor.
İşte sana bir soru:
Sen birisini sevdiğini ona ya da başkasına nasıl belli edersin?
Bunu yanıtlarken samimi ol.
Öyle hemen yanıt da verme. Kolay bir soru değil çünkü bu.
Sonra, birisinin seni sevdiğini nasıl hissedersin? Bunu daha da dikkatli yanıtlaman gerekiyor. Sakın bu sorunun yanıtını yazdığın yazıya dayandırma çünkü yazdığın yazının sevgiyi hissetme açısından hiçbir kalitesi yok bunu bil.
Bu soruları çevrende sormak istediğin insanlara sor. Yanıtlarını karşılaştır.
Yanıtlar, kişiliklerin birer sonucu olarak değişiklik gösteriyor değil mi?
Peki yazında yazdığın "kimse beni sevmiyor" u, kocaman bir çam ormanında toplanıp yakılan çalı çırpıya istinaden "Orman yanıyor" diye feryat etmeye benzetmiyor musun?
Senin hiç mi arkadaşın yok? Hiç mi dayıların yengelerin yok
Hiç mi yeğenlerin, kuzenlerin yok? Hiç mi öğrencilerin, öğretmenlerin yok?
Hiç mi yaşlı birine yardım etmedin, hayır dualarını almadın?
Eğer yukarıdaki soruların tümüne "Hayır yok" diyebiliyorsan, kusura bakma ama sevgisizlik ya senden kaynaklanıyor ya da seni sevenleri kalın bir kumaşla perde arkasında bırakıyorsun. Hayatında yaşadığın olumsuz bir gelişmenin sonucu olarak cümle aleme sırt çevirerek kontrolsüz egonu okşadığın bir kumaşla hem de...
Kendine gel.
Aç gözlerini...
Ölmek kolay...
HERKES ÖLÜR AMA HERKES YAŞAYAMAZ
Sen yaşamalısın...
Çünkü seni seviyorum...
sen tacistan vatandaşısın. ben de oralıyım, bilirsin o zaman. tanırsın beni. anlarsın ne demek istediğimi. beni seviyorsun ama sana açtığımda o zor günlerimi anlamadın ne kadar aciz durumda olduğumu. yalnız bıraktın. oğluşum olmasaydı inan ben de sizleri bensiz bırakacaktım. hep neşeli konuştum seninle elimden geldiğince. ama sen gözlerime baktın mı hiç? gördün mü nedendi o neşem? neyi kapatmak içindi?
yazdıklarının hepsi doğru olabilir.belki de seviliyorumdur gerçekten. ama ben artık "seni seviyorum"u duymak değil hissetmek istiyorum. ve buna çok ama çok ihtiyacım var. çünkü boğuluyorum. bitiyorum. yoruldum.
iki vatandaşlı bir ülke yarattık seninle. uzun zamandır tek yaşıyorum ben o ülkede. hakkın tabi sevgiliyi sevmek. en çok onu sev zaten, sevinen ben olurum biliyorsun. ama beni de sev. sözcüklerle değil ama lütfen.
ben de seni çok seviyorum ablam...
tacistan milli marşını söylüyorum şimdi sana. umarım eşlik edersin bana. "dünyanın her yerinde, yine ikimiz beraber."
Yorum Gönder