Şair Eşref, devletin kötü idare edilmesini acımasız bir dille eleştirirdi. Bir şiirinde bazı hortumcu memurları şöyle hicvetmişti:
“Her biri halince icra-yı mezalim etmede,
Görse bir memuru insan bir şaki zannediyor!
Eyleme beyhude ey biçare feryad ü figan,
Ah-ı mazlumu hükümet musiki zannediyor!”
Günümüz Türkçesiyle:
Her memur, olduğu yerde zulmünü sürdürmeye devam ediyor. İnsan bir memuru görse, dağ başındaki yol kesen sanıyor. Ey biçare insan boş yere feryat eyleme! Çünkü mazlumların feryadını, hükümet musiki ziyafeti sanıyor.
mahalle komiserlerinden biri , aklını şair eşref'e taktırmıştı. o dönemlerde geceleri fenersiz sokağa çıkma yasağı vardı. ve bir gece mahalle komiseri, eşref'i fenersiz yakalamıştı: – haydi ulan yürü karakola, demişti. eşref direnince de, yakasına yapışıp bir tokat patlatmıştı. eşref de aynı biçimde yanıt vermişti komisere... derken iki polis daha gelmişti komiserin yanına. eşref'i, ite sürükleye karakola götürmüşler; ertesi gün de, "vazife başındaki zaptiye memuruna tokat atma" suçlamasıyla, müstantikliğe -sorgu yargıçlığına- sevketmişlerdi. müstantik, ohannes efendi adında, gün görmüş bir osmanlı ermenisiydi. sorularını bir kâğıda yazmış ve eşref'e uzatmıştı: – bunları cevaplayın, demişti. eşref de, "suallerinizin topuna cevaptır" notuyla, şu kıt'ayı yazıp uzatmıştı müstantik ohannes efendi'ye:
elinde yok adalet; olsa da sen kim, adalet kim; kimi maznun [sanık] görürsen, hep "kabahat sendedir" dersin. polisler üstüme saldırdı, ben de sille aşkettim, be müstantik efendi!.. söyle, sen olsan ne bok yersin?..
3 yorum:
HAYAT TİYATROSUNDAN ENSTANTANELER
“Şair Evlenmesi” isimli tiyatro eserini yazmış olan İbrahim Şinasi, bir bayramda Mustafa Reşit Paşa’yı ziyarete gitmişti.
Tanınmış edebiyatçıyı sevgiyle karşılayan sadrazam:
--Buyurunuz, ölümsüz eserlerin maharriri, diye iltifat etmiş.
Şinasi boynunu bükerek :
--Efendimiz dururken, ölümsüz eserler yazmak ne haddimize? Demiş.
Paşa hayretle sormuş :
--Ben mi ölümsüz eserler yazmışım, nerde hani?
Şinasi :
-- Elbette, demiş. En büyük eseriniz de sadrazam Ali Paşa. Bir türlü ölmedi gitti.
Şair Eşref, devletin kötü idare edilmesini acımasız bir dille eleştirirdi. Bir şiirinde bazı hortumcu memurları şöyle hicvetmişti:
“Her biri halince icra-yı mezalim etmede,
Görse bir memuru insan bir şaki zannediyor!
Eyleme beyhude ey biçare feryad ü figan,
Ah-ı mazlumu hükümet musiki zannediyor!”
Günümüz Türkçesiyle:
Her memur, olduğu yerde zulmünü sürdürmeye devam ediyor. İnsan bir memuru görse, dağ başındaki yol kesen sanıyor. Ey biçare insan boş yere feryat eyleme! Çünkü mazlumların feryadını, hükümet musiki ziyafeti sanıyor.
mahalle komiserlerinden biri , aklını şair eşref'e taktırmıştı.
o dönemlerde geceleri fenersiz sokağa çıkma yasağı vardı.
ve bir gece mahalle komiseri, eşref'i fenersiz yakalamıştı:
– haydi ulan yürü karakola, demişti.
eşref direnince de, yakasına yapışıp bir tokat patlatmıştı. eşref de aynı biçimde yanıt vermişti komisere...
derken iki polis daha gelmişti komiserin yanına. eşref'i, ite sürükleye karakola götürmüşler; ertesi gün de, "vazife başındaki zaptiye memuruna tokat atma" suçlamasıyla, müstantikliğe -sorgu yargıçlığına- sevketmişlerdi.
müstantik, ohannes efendi adında, gün görmüş bir osmanlı ermenisiydi. sorularını bir kâğıda yazmış ve eşref'e uzatmıştı:
– bunları cevaplayın, demişti.
eşref de, "suallerinizin topuna cevaptır" notuyla, şu kıt'ayı yazıp uzatmıştı müstantik ohannes efendi'ye:
elinde yok adalet; olsa da sen kim, adalet kim;
kimi maznun [sanık] görürsen, hep "kabahat sendedir" dersin.
polisler üstüme saldırdı, ben de sille aşkettim,
be müstantik efendi!.. söyle, sen olsan ne bok yersin?..
Yorum Gönder