Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul
Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım
Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben...
Yağmur...
Ağladım...
8 yorum:
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Yahya Kemal Beyatlı
Sürçü lisan ettimse afvola
Rindlerin Akşamı
Donulmez aksamin ufkundayiz, vakit cok gec;
Bu son fasildir ey omrum, nasil gecersen gec.
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz oyle bir teselliyle.
Genis kanatlari boslukta simsiyah acilan
Ve arkasindan gunes dogmiyan buyuk kapidan
Gecince basliycak bitmeyen sukunlu gece.
Gruba karsi bu son bahcelerde, keyfince,
Ya sevk icinde harab ol, ya ask icinde gonul.
Ya lale acmalidir gogsumuzde yahut gul.
Yahya Kemal Beyatlı
Vuslat
Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
Görmezler ufuklarda, şafak söktügü anı...
Gördükleri rü'ya ezeli bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgarı başka.
Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez...
Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi...
Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;
Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler.
Bir ruh, o derin bahçede bir def'a yaşarsa
Boynunda O'nun kolları, koynunda O varsa,
Dalmışsa O'nun saçlarının rayihasiyle,
Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle.
Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık
Bir mucize halinde o gözlerdendir artık.
Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur.
İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan...
Bir sir gibidir azçok ilah olduğumuzdan.
Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler?
Aşk, onları sevkettiği günlerde, kaderden
Rüzgar gibi bir şevk alır, oldukları yerden.
Geldikleri yol, ömrün ışıktan yoludur o;
Alemde bir akşam ne semavi koşudur o!
Dört atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin,
Simaları her lahza parıldar bu zaferle;
Gök, her tarafından, donanır meş'alerle!
Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar
Dünyayı unutmuş bulunurken o sularda,
-Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-
Bir an uyanirlarsa leziz uykularından,
Baştanbaşa, heryer kesilir kapkara, zindan...
Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak...
Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak...
Ey tali! Ölümden ne beterdir bu karanlık!
Ey aşk! O gönüller sana maloldular artık!
Ey vuslat! O aşıkları efsununa ramet!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!
Yahya Kemal Beyatlı
gidiyorum yine bu sehirden
ayaklarim geri geri
tekerlekler dönüyor geri geri
ayni adimla dönecegim geri
sik sik gittigim o yere
işte bu şehire, simdi tekrar
geri döndügüm, hic bir yere
ayni yoldan dönecegim
dünya nasil dönüyorsa, ben de tek basima
bulanik cizgileden
ve tekerlekler deli gibi
öyle dönüyorlar ki sanirsin geri geri gidiyorum
sanki bütün büyük asklarin ortak kaderi
ah beni en cok bu kahrediyor
yikintilari gizliyor beni duyuyor musun?
askin ve dönüsün bütün yikintilarini
elle tutulamayan kalp atislarini
ve yikimi
ah beni beni
vah beni beni
nerelere gideyim nasil edeyim
al beni beni
sar beni beni
saramazsan eger körfeze birak
gurup ile söneyim
ah faydasi yok
safagin sökmesinin
gitmeliyim seni daha fazla istemeden
ah garip kalbim
dünün kucaginda yagan
bir yagmura benzedi
ve beni iciyor bütün yeryüzü
dip not: her aciya bir cevap bulup söylediyse bu kadin, sevilmez mi...
gidiyorum bu şehirden
gidiyorum yine bu şehirden
ayaklarım geri geri
tekerlekler almış başını
dönüyor dönüyor
sanki bütün büyük aşkların ortak kaderi
ah beni en çok bu kahrediyor
ah beni beni
vah beni beni
nerelere gideyim nasıl edeyim
al beni beni
sar beni beni
saramazsan eğer körfeze bırak
gurub ile söneyim
--
o böyle söyledi.
özlemmm... sadece kalbim atıyor şu an deli gibi... ne güzel sözcükler
ben bunu dinliyordum seni okurken... dedim bir sey var ne kadar benzer...
aşklar aynı... gidişler de...
Yorum Gönder