bugün sakaryaya gittim otobüsle. ve insanları seyrettim yol boyu. acaba öncesi ve sonrası var mı diye düşündüm. yani yaşamımızdan öncesi ve sonrası... yani "pat" diye başlayıp, "pat" diye bitiyor mu görüntüler, gördüklerimiz. yani yaşam dediğimiz...
nasıl anlatsam bilemiyorum ki...
gördüklerimiz birden bire başlıyor. sanki biri parmağını şıklatıyor ve hop görüntüler, anılar, yaşam... ve sonra yeniden şıklatılıyor parmaklar, hop bitiveriyor...
yani öncesi ve sonrası karanlık mı? boşluk mu? ne var o kısımlarda? yoksa hiç bi'şey yok mu?
yoksa eğer, ki öyle sanırım, o zaman ne kadar kısa göreceklerimiz, gördüklerimiz, görünenimiz, görüntümüz...
çok tuhaf geldi birden herşey bana, bunları düşündükçe. ve etrafımdaki herkesin de benim gibi "bir varmış, bir yokmuş" olduğunu hatırladıkça.
zaman geçiyor ve geçtikçe yaklaşıyoruz o "şey"e...
tutabilmek ister miydik zamanı?...
isterdik eminim.
hele en güzel zamanlarımızı yaşarken durdurabilmeyi ne çok isteriz değil mi?
ben misal... dönüp bazı anlarıma, doyasıya o anlarda kalabilmeyi çok isterdim.
ama işte, dedim ya... karanlıktan geldik... yaşamanın hızına kapıldık... karanlığa gidiyoruz.
ve istisnasız hepimiz.
en tuhafı da bu.
ve bile bile bu gerçeği ne kadar çok saçmalıyoruz.
saçmalıklarımızın çoğunu anlamıyoruz bile. hatta bazılarından mutluluk duyuyoruz.
saçmalamadıklarımız ise... işte onlar o dönmek istenilen an'lardalar...
nisandalar. mayıstalar. aralıktalar belki. ama o an'lardalar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder