tekrar hayatın yüzüne dönebilmek, hayatı öpebilmek için.
içi öylesine dolu ki...
öylesine ağır...
taşıyamıyorum.
dışarı atmak, akıtmak gerek,
ne varsa düne dair.
yer açmak, yenilere...
ve bu kadar ağırlarını almamak tekrar içeriye...
bu sefer kontrol etmek, girmek isteyenleri...
herkese, herşeye açmamak kapılarını...
söz dinlese bari.
oldum olası başına buyruktur çünkü.
bilmiyor, anlamıyor, dinlemiyor hiç kimseyi.
ne varsa katıyor kendine.
kattıkları bir bir acıya dönüşüyor sonra içerde.
görmüyor.
göremiyor.
devam ediyor taşımaya.
aşkı taşıyor sanıyor gururla.
"sevgi yük değil" diyor yorulsa da
fark edemiyor, taşıdığının artık aşk olmadığını,
sevgi olmadığını...
gittikçe ağırlaşan sızılar taşıdığını...
o ağırlıktan kamburlaştığını göremiyor.
bilemiyor.
bilmek istemiyor...
nefes nefese çırpınıyor.
tüm gücüyle uğraşıyor...
herşeyiyle...
ter damlaları sanıyor gözyaşlarını.
"değer terlemeye" diyor.
ısrarla devam ediyor taşımaya, yük saymadığı ama artık yükleşmiş duyguları.
belki de biliyor, inanmak istemiyor.
kendini kandırıyor belki de.
kandırmaya çalışıyor...
bende ama artık söz.
izin vermem bundan böyle bu kadar yorulmasına.
"duydun mu yüreğim???"
"artık benim dediğim olacak.
taşıman gerekenleri ben söyleyeceğim bundan böyle sana.
yorulmaman için daha fazla.
değişmeyecekleri alacağız, katacağız sana.
dönüşmeyenleri acıya.
dimdik taşıyabileceksin onları artık.
soluk soluğa kalmadan.
dişlerini sıkmadan.
terlemeden.
terlediğini sanmadan.
yanmadan.
acımadan.
ağrımadan.
hadi yardım et bana!
temizleyelim içini.
yıkayıp akıtalım dışarı acıları.
atalım omzundan hepsini.
yardım et bana yüreğim.
hem senin hem benim için.
yardım et...
yardım etmeme izin ver.
yakalayıp hayatı, öpmek için.
bu kadar yük varken içimizde
nasıl yetişebiliriz ki koşar adım uzaklaşan yaşama?
izin ver yüreğim...
yardım et biraz
izin ver lütfen bana!!!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder