Pazar, Mayıs 06, 2007

şaştım kendime ama sevdim kendimi, böyle hissedince :)

bende önemli olan birinin hayatında "önemli" olduğumu sanırım hep. ya da önemli olmayı hayal ederim belki de ne bileyim...
sonra bir cümlesiyle anlarım ki ve anladım ki; hayatındaki "diğerlerinden" pek farkım yok. onlar neyse ben de o'yum. ve onlar ne oldularsa şimdi onun için, ben de öyle olacağım birgün.
eskiden olsa çok üzülür, kendimi değersiz hissederdim. şimdi öyle değil. onu fark ettim.
artık "O" da sıradanlaşıyor bende. hayatımda "özel" olmayan, "diğerleriyle" aynı oluyor. sadece yolu hayatımdan geçen biri.
nasıl olsa yollar sonsuz... ve yeni yollar geçecek benden öyle değil mi?

5 yorum:

zihni örer dedi ki...

Şimdi siz, aşk romanındaki yerinizi,

Köşk Roma'sındaki ( ya da Roma köşkündeki)yerinizle değiştirmektesiniz.

Çünkü, öğrendiniz bütün yolların Roma'ya çıkacağını.

Size şuan, Rodriguz'in Gitar konçertosunu öneriyorum. Bütün vitaminler mevcuttur.
Aslını bulamasanız da, taklit versiyonunu vereyim:piyano ile tabi
gitarkonçertosu

edi.ben dedi ki...

:) öneriniz hemen işleme konmuştur :) teşekkürler...

zihni örer dedi ki...

Bu sayfadaki müzik bölümünün pop up da çalmadığını görüyorum.
Link veriyorum ki, direk explorer de geniş açtığınızda, müzik otomatik çalar. Belki de yapmışsınızdır o işi. Ben yine de demiş olayım:

bu likden açabilirsiniz.

http://www.balca.net/hikaye10068.aspx

Nakhar dedi ki...

ne diyeyim beee :) şimdii nerden başlasam????

evet
her insan kendine özeldir karşısındakine değil... bu biir

her insan kendine bir şeyler yapar bu ikiiii

ve biz her insanın yaptığını yapmayııızz üççç :) tamam tamam bu saçma oldu... :)

burdan devam ediyorum ve o insanlar yaptıkları şey kendilerine döndünde ki iyiyse sevinir kötüyse üzülürler...

seni seviyorum kezban sen benim için özelsin diyen hulusi... kezbanın onu sevebime ihtimalini sevmiştir... üç nokta :)

zırvaladım resmen affet...

Adsız dedi ki...

Blogspotun tüm güzel gönüllü insanlarına selamlar.. Ben kim miyim? Ben, sevda yüklü geminin yalnız kaptanı.. Sevgili Edi.ben tanır bu adamı, hikayesini bilir, gönlünü bilir bu kaptanın.. Çok fırtına gördü, çok denizler gezdi, çok okyanuslar aştı,çok sahil gördü bu kaptan ama her sahile yanaşmadı.. Bir çoğuna da demir atmadı, öylece geldi geçti yanlarından.. Bir gün yelken açmış dolaşırken yine mavi sularda, bir sahil gördü uzaktan, yanaştı.. Güzelliğine hayran kaldı o sahilin, demir attı ve öylece seyre daldı sahili.. Henüz o sahile ayak bile basmadı kaptan, sahilin derinliklerindeki güzellikleri de göremedi henüz, sadece demir attığı yerden sahili izledi durdu, hayran hayran.. Ve sadece görebildiği kadarı bile büyülenmesine, hayran olmasına yetti kaptanın.. Bahardan mı, hormonlardan mı, yoksa snaptik bağlardan mı bilmem.. Bildiğim, kaptanın bu büyüleyici sahile aşık olduğu, çok alıştığı, bu sahilin kaptanın gönlündeki en özel yerde olduğu.. Artık demir almak falan da yok, çünkü sahilin tam kalbine demir attı kaptan.. En derin sevgilerimle... Sevda yüklü geminin yalnız kaptanı... Anladın sen onu..;) ( Bu arada hikaye ilerleyince isim de değişti tabi, kaptan artık yalnız değil;) ) En son olarak hikayesizce, doğrudan, perdesizce, en derinine, en güzel yerine kalbinin, SENİ SEVİYORUM BEBEĞİM, SENİ SEVİYORUM... ÇOK SEVİYORUM HEM DE... VE ÇOK ÖZLEDİM SENİ...