Cumartesi, Temmuz 07, 2007

dayan dayan nereye kadar ha? sorarım size...

kendimi, hayatımı, etrafımı, dünyamı, yaşamımı düşündükçe psikolojim bozuluyor zannımca.
aklımı kaçırıyorum ve tıpkı bir ince çorap gibi, misalen "pariziyen", kaçık cıııırrrrtttt diyerek büyüyor. oje sürmek gerek durması için ama artık o çoraptan da hayır gelmez di mi? yenisini temin etmeli he? tamam. hemen de nasıl?
hayatımın yenisi nasıl olabilir ki?... reankarne mümkün mü? mümkünse, dilediğim gibi mi? yani istediğim bedende mi? sıfırdan yani?
he yok değilse ne yapmalı?
başlangıç noktamdaki hayallerime ulaşabilmem mümkün mü peki?
değilse de ne fark eder?
yeniden çekemem bunca azapları... kurtulamamak yeterince acı.
sanki kime zarardı ki hayallerimin hayata vuruluşu? kimin için ne değişirdi ki? alt tarafı mutlu olacaktım işte... kim ne kaybederdi ki?
bir oğlum var şimdi, canımdan can bir de sevdiğim en tatlısından... ne oğluma tamım ne sevdiğime. bari onlara karışmasa geçmişim keşke. ama yok olmuyor işte. geçmişimin verdikleri, geleceğimi sömürmekte. beni böyle hayattan bezdirmekte. ölümü istetmekte.
düşlediğim ve düşlerken bile mutlu olduğum pek çok şey gerçekleşmekte. ama anlamadığım, sanki inadına elimden kayıp kayıp gitmekte.
nedenleri yine aynı
aynı kişiler
aynı yüzler
aynı sözler...
yahu ne zararı var mutlu olmamın sizlere? nedir korktuğunuz bi' söylesenize? biraz daha gayret... evet azcık daha... başaracaksınız neredeyse... tüm direnmelerime rağmen, gülümseyebilmelerimin, mutluluklarımın sonu gelmekte sayenizde...
çekip alıcam ruhumu sizlerden sonunda işte. veda edeceğim sizin yaşadığınız şu gezegene. nam'ı diğer öbür dünyaya gittiğimde, şen olasınız ha sakın dert etmeyesiniz gittim diye. ben mutlu olduktan sonra, size ne dert edip hüzünlenmeye "genç yaşında gitti" diye. gülümseyeceğim ya her nerdeysem ordan size... ha bi de orta parmağımı göstereceğim izninizle!!!

Hiç yorum yok: