Pazar, Temmuz 29, 2007

son mektup...

nedense seçimlerden sonra kendimi alamıyorum... hep Onlar'ı düşünüyorum... hep O'nu... Onlar'ı ve kendimi... inandıkları herşey için yaptıklarını... inandıklarım için yapabildiklerimi... :(
Baba, bu mektup elinize geçtiğinde ben aranızda olmayacağım. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum.Fakat bu durumu metanetle karşılamanızı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunun bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil Türkiye'de yaşayan Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için gerekli talimatları avukatlarıma verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a götürmeye kalkma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan hiç pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğin olanca ateşi ile kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş.

2 yorum:

Piscine dedi ki...

"Babam ve oğlum" adlı filmde bir sahne geçer. Deniz kıyısında dost sohbeti dönmektedir. Bir ara "biz bu halk için mi çektik bu eziyeti, yaşadık ölümleri" gibi bir anektot geçer. Deniz'im de görseydi bugün gençliğin halini, halkının yaptıklarını o da aynı şeyleri düşünür kahrolurdu bence...

edi.ben dedi ki...

kesinlikle Ceymi'M kesinlikle öyle :(