Pazar, Temmuz 15, 2007

kırk küp, kırkının da kulbu kırık küp!!!

şemsipaşa pasajında sesim büzüştü zaar... sus oldum, sus pus kaldım... ne yoğurdu sakladım, sarımsaklayarak ne de iki kürkü yırtık kel kör kirpinin kürklerini birbirine ekledim.
sadece kelimelerimin dışa akışını sağlamak şu anki niyetim. doldular doldular taşmak üzereler...
onları bir düzene koymak ve asıl söylemek istediklerine tercüman olmak için de hiç havamda değilim. e işte bu yüzden bööyle saçmaladım.
civcivim okula başlayacak bu eylülde. böyle bir ülkede bu eğitim sisteminde, yarışıp yarışıp beyinlerini a b c d e seçeneklerinin doğrultusunda köreltmek zorunda kalan milyonlarca öğrenciden biri olacak... "kırmızı" demeyi bilmeden "red"in öğrenildiği bu imrenilesi türk eğitim sisteminin -çok az da olsa sayıları, gerçekten önlerinde saygı ile eğilebileceğim öğretmenlerimizi bu cümlemin dışında tutarak tabi- yüce neferleri sevgili saygılı kaygılı, hiç birşey olamazsam "öğretmen" olayım bari deyip de her ayın 15inde maaş aldıklarında ne iş yaptıklarını az biraz anımsayan, onun dışında "şunları defterinize geçirin, şu soruları çözün, şu şiiri ezberleyin..." direktiflerini eğitim ve dahi öğretimden sayan ulu eğitim- öğretimcilerimizin ellerine emanet edeceğim bi'tanemi... ve önünde eğilinilesi o ender insanlardan birnin eline düşmesi için de tanrıya yalvaracağım... 10 yıl çalıştım bu sektörde, 6. 7. 8. sınıflarda, lise sınıflarının her seviyesinde ve her alanında ders verdim. iki yıldır da daha büyüklerleyim... yani eğitimcilerimizin her türüyle, ne acı ki, karşılaştım.
ama yapacak bi'şeyim yok... dedim ya; tanrıdan dileğim şans oğlumdan yana olsun ve öğretmen gibi bir öğretmeni olsun.

bizzat ben kendim de şimdi ne dilerdim kendim için bilmek ister misiniz? ha niye isteyeceksiniz? ama ben koydum ya kafama, yazacağım buraya... yani isteseniz de istemeseniz de zaten öğreneceksiniz.
tek başıma... kimseyi tanımadığım bir yerde, dilini bilmediğim bir ülkede, kocaman bir kumsalda, sıcacık güneş ışığının altında, masmavi denizin dalga sesleri eşliğinde, kulağımda hafiften biraz müzik, elimde buz gibi bir içecek, öööööyle "ot" gibi uzanmak... saatlerce... arasıra denize girip çıkmanın dışında çok gözle görülür bir aktivite yapmadan...
yazdım çizdim öylesine bişeyler dedim işte...
az da olsa çıkardım yine sözcüklerimi dışarı.
he, yazdım çizdim deyince aklıma geliverdi birden.
aklıma gelenle de bitireyim bari bu ne idüğü belirsiz konulu yazımı...
yazdın çizdin aman aman aman
incecik izdin aman aman aman
sıraya dizdin bizi ZAMAN
sıraya dizdin bizi zaman...(duman'dan)


Hiç yorum yok: