Cuma, Temmuz 13, 2007

"ne biliyor, ne bilmiyorum" bilmiyorum ama herşeyi sanki şu an biiipppppiktir ediyorum...

aklım karmakarışık
ne yapacağımı bilememek bi' yana "ne yapmalıyım?ı" bile bilmiyorum.
seviyorum çok
ama
sevildiğimi bilemiyorum tam
sevildiğim var bi' tane, eminim sevdiğinden, onu da tam mutlu edemiyorum işte...
vazgeçmem gerekenlerim var, mutlu olmak için...
vazgeçmek mi doğru vazgeçmemek mi, karar veremiyorum...
kendimi düşününce
yani
önce "ben" deyince
vazgeçmem gerek, biliyorum...
kimse üzülmesin istiyorum
ama
mutlu da olmak.........
özledim eskileri
ama dönemiyorum.
aslında kısacası
bu dünyada kalmayı hiiiç istemiyorum
ve sırf oğlum için çabalıyorum
çabalıyorum
çabalıyorum...
yoruldum yalnız
her an pes edebilirim haberiniz olsun
canlı canlı bir "son"a tanık olur musunuz?
son günlerde hep içip içip duruyorum
beynim uyuştukça daha mutlu, daha güçlü hissediyorum
ve şu an öyle sarhoşum
ve bi' o kadar aklı başındayım ki
sadece
bağıra bağıra şunu söylemek istiyorum
"ey türkiyede kadın olanlar!!!!
herkesi mutlu edip korumak zorunda değilsiniz...
enseste maruz kalanlar
korkup pes etmek
geri çekilmek zorunda değilsiniz
bu sizin ayıbınız değil
bu sizin hatanız değil
soluk almak için evden kurtulmak,
kurtulmak için evlenmek zorunda kalanlar
daha güçlü
çok daha güçlü olunuz ve biliniz ki
en güzel
en doğru
kendinizsiniz
sokakta bile yatsanız
tek sizsiniz size doğru, size destek...
ve aşabilirsiniz
sadece biraz cesaret...
ve
aşkı bulanlar
"kim ne derse desin" diyebilecek kadar güçlü
ve dayanıklıysanız
aşkın tadına ancak o zaman varabilirsiniz.
aksi, yük
aksi yorgunluk...
aksi
bu ülkede kadın olmanın ezikliği...
ve anne olanlar
önce çocuğunuzu bi' güzel koklayın
sonra karar verin , her neyse niyetiniz...
ve hedefleri olanlar...
-ki benimkiler zaten belli
tiyatro ve üniversite...
he, birini seçmek gerekse kesinlikle "Nina'yım ben dedim ya... Nina'yım işte" ille de sahne.....
"Dr." olmama az kaldı... yolun sonu "prof"luk belki
ama ya ikisi ya da sadece birrrrrrriiiii...
e Nina'yım ben dedim ya tercihim de belli
yani diyeceğim o ki;
gülümsemek nerede mümkünse
huzur nerdeyse
"oh be" nereye gizlenmişse
oraya yönelin
ve gerisini
af buyrun ama "siktir edin"
bunca zamanda öğrendiğim
sır, işte bu benim
ve ne hikmetse
bir türlü
hayata süremedim..." :(
süremedim de iyi ...ok yedim :((((

6 yorum:

Adsız dedi ki...

NE KADAR AKLI BAŞINDASIN VE İSTEDİĞİNDE NE KADAR DA UÇUK....



NE İSTEDİĞİNİ BİLİPTE YAPAMAYANMISIN SENDE BENİM GİBİ ...


YOKSA STANDARDİZE YAŞAM NORMLARINA HAPSOLMUŞ BİR BİREY Mİ?
HER NEYSE HER KİMSEN YADA HER NE OLMAK İSTİYORSAN BİLKİ İSTEMEKLE BAŞLAIĞIN YOLCULUĞUNDA BAŞARI ÇOK UZAK DEĞİL KENDİNİ BU KADAR İYİ BİLEN BİRİNİN SONRADAN ÖĞRETİLENLERE ALIŞMASI ÖĞRENMESİ VE UYGULAMASI ZOR DEĞİL UMARIM HAYATA KARŞI DAİMA GÜÇLÜ OLURSUN

UNUTMA SEN İSTEMESENDE SENİ İSTEYEN HAYATTA OLMANA YANINDA OLMANA ONUN OLMANA İHTİYACI OLAN BİR ÇOCUĞUN VAR...


SABIR GÜÇ VE AZİM DİLEKLERİMLE

edi.ben dedi ki...

ne istediğimi öyle iyi biliyorum ki...
evet bilmek bi' yana tüm bedenim, ruhumla hazırım herşeyine istediklerimin...
ama işte böyle diagonel, işte böyle birşey "yaşamak"... ya da yaşamak zorunda olmak... isteklerimi hayata sunamıyorum. yapamayacağımdan değil, beceriksizliğimden de değil... kimseler üzülmesin diye yapamıyorum... ve evet, yine ben üzülüyorum :(
heeeeeeeep mutlu ol...
huzurlu ollll!!!
soluklarının tadına var, varmak için de "sen"den başkasını görmesin gözün...
önce "sen" ol
henüz imkan varken...
sevgilerimle

Adsız dedi ki...

geç kalmak diye birşey yok ertelemek diye bir şey var bunu yeni fark ettim ben hep geç kaldığımı sanırdım


meğer sadece ertelemişim

bu yılki oss (üniv .sınavı)
benim için bunu kanıtlayan bir örnek oldu 8 yıl aradan sonra girdiğim sınavdan tek solukta ;
bir yıl dershanelere gidip harıl harıl ders çalışan öğrencilerden fazla puan almam da göstergesiydi sanırım şimdi önümde uzanan yeni bir yol var


demekki neymiş gecikme yok ertelenme varmış

umarım aynı şey senin içinde geçerlidir ve umarım rötarlı giden hayatın bir an önce normal seyrine döner ve yolunda olması gerektiği zamanda olması gerektiği gibi ilerlersin

edi.ben dedi ki...

ertelemek?
belki de...
:)
e o zaman sıra bende demek ki...
sen başladın bile, öyle değil mi?

Friedrich Camus dedi ki...

Hani yaşım sizden küçüktür, pek sizin kadar hayat tecrübem de yoktur. Lakin şu pala remzinin bir lafı vardı, hatırlatsam faydalı olabilir gibi geldi sanki galiba bana.

"yaşam bana şu sırrını verdi: bak, ben daima yenmek zorunda olanım.. erdem dedikleri, gerçekte korkaklıktır.. şehveti, hükmetme isteğini, bencilliği üç büyük kötülük sayarlar. Gerçekte bunlar üç büyük iyiliktir, üç büyük mutluluktur.. gerçekte bencilliğe erdem denmeliydi."

edi.ben dedi ki...

işte bu Friedrich, varsayılan "erdem"le olması gereken "erdem"lerin arasında sıkıştım ben. varsayılanlara göre "en erdemliyim" belki ama konu "ben" isem, "bizzat kendim"sem, benden daha "erdemsizi" yok zannımca...